Bilinçli olarak ben de aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin türküsünü, minnettarlığın türküsünü söylemek istedim. Çünkü kötülüklerden, acılardan, yoksulluktan, salgın hastalıklardan, sıtmadan geldim. Gördüğüm hep acıydı. Göçmen bir ailenin çocuğuydum. Beş yaşımda babamı öldürdüler... Köyümde doğan çocuğun dörtte üçü ölüyordu. İnsanlarla birlikte sarı sıcağın altında on sekiz saat çalıştım. Gene de insanlar, bu kadar acılar içinde, ölümler yanında dünyaya geldiklerine minnettardılar, epopeler doğru söylüyorlardı. Ben de romanlar yazdım, romanlarımın yaşam gibi doğru söylemesini, , yaşamla birlik olmasını istedim. Çünkü insanlık, çünkü yaşam, umutsuzluktan umut üreterek buraya kadar gelmişti. * 1984 Göteborg Kitap Fuarı açış konuşması.
34. Uluslararası Frankfurt Kitap Fuarı
Federal Almanya gibi gelişmiş bir sanayi ülkesinde, kitaba da bir sanayi ürünü gibi bakıldığını, kitabın konserve, sabun tozu gibi bir ticari meta olduğunu, büyük kentlerin en büyük kitapçılarında zaman zaman en iyi kitaplarla, özel köpek kitaplarının ya da Almanya'daki köpek seven ve konuk alan otel broşürlerinin yan yana satıldığını ve burada her şeyin kitap olduğunu insan sevinerek mi üzülerek mi karşılayacağını bilemiyor. Yazın, en soluklusu bile, bu ülkede toplumu etkileyebilecek bir nitelik taşımıyor artık.
Reklam
Epope Aydınlığı/1984 Göteborg Kitap Fuarı açış konuşması
Ben destanlarla büyüdüm. İşte bunun içindir ki, karamsar değilim. Yaşam, doğa alçakgönüllü ve kendisi gibidir. Doğada her şey yalın, her şey aydınlıktır. Bataklıklar doğanın hastalığıdır, ama doğa oraya da bir can vermiş, orayı da elinden geldiğince çiçeklere, renklere, güzelliklere boğmuştur. Bataklıklar doğanın kusuruysa doğa bu kusurunu bile güzelleştirmek için elinden geleni yapmış, bataklıklara en güzel, en iri katmer çiçekleri vermiştir.
Sayfa 94 - YKY/5. BASKIKitabı okudu
O zamanlar "bilim'in anlamını bile bilip bilmediğimi anımsamıyorum; tek bildiğim kendimi o göz kamaştırıcı bilgi denizinde yitirmek istediğimdi. Evrenin büyüsüne kapılmış, fizik yasalarını kavrayabilmek, derin gizleri çözebilmek ve (belki de başka dünyalarda) yeni ufuklar keşfedebilmek isteğiyle yanıp tutuşmuştum. Düşlerimi gerçekleştirme şansına da sahip oldum. Benim İçin bilim bugün de yarım yüzyıldan fazla zaman önce, 1939 Dünya Fuarı'nda olduğu kadar heyecan verici; içimdeki heves hâlâ o kadar yeni. Bilim sevdası beraberinde bilimi popüler kılma, yani yöntem ve bulgularım bilim adamı olmayanlara da eriştirebilme isteğini getiriyor. Bilimi açıklamaktan kaçınmak, bana son derece ters gelen bir tutum. Birine aşık olduğunuzda, tüm dünyaya duyurmak istersiniz. Bu kitap, bilim ile bir ömür sürmüş gönül ilişkimi yansıtan kişisel bir bildirge.
1984 Göteborg Kitap Fuarı açış konuşması...
Benim köyümde, hiç olmazsa bir Karacaoğlan şiiri bilmeyene, o bir aptaldır, diye kız vermezlerdi kolay kolay. ../ Ve şimdi bugünkü dünyada bir şiir, bir roman okumamış çok kişi var..
Sayfa 96 - Yapı KrediKitabı okudu
Kitap Fuarı deyince ben gene de edebiyatı düşünüyorum. Federal Almanya’da devlet yardımı olmadan yürüyen tek sanat dalı edebiyat. Yazarların, yazarlığın kurumlaşmış bir uğraş olduğu söylenebilir. Bir yılda üç binin üzerinde okuma gecesinin yapıldığı, radyoların edebiyata saatler ayırdığı bu ülkede, yazını radyodan izlemek bile olası. Bu yılın haziran ayında Londra’da UNESCO’nun düzenlediği Dünya Kitap Kongresi yapılmıştı. Bu kongrede 1972 yılında UNESCO’nun belirlediği “Kitabın Temel İlkeleri” bir kez daha onaylandı. Yazımı bu temel ilkelerle bitiriyorum. • Herkes okuma hakkına sahiptir. • Kitap eğitim için kaçınılmaz bir gereksinimdir. • Toplum, yazarların yaratıcılığını destekleyecek ön koşulları yaratmakla sorumludur (!) • Kitap basımı ve yayınevleri olmadan ulusal gelişme düşünülemez. • Kitapçılar ve kütüphaneler, hem yayıncı hem de okurun gereksinimlerini yerine getirmek zorundadır. • Uluslararası kitap alışverişi temel bir gereksinimdir. • Kitap, uluslararası anlayış ve barış içinde birarada yaşamayı sağlayan, bu açıdan da desteklenmesi gereken olgulardır.
Reklam
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.