Okuması çok çok keyifli ve sürükleyici bir kitaptı.
Alman yazar Hermann Hesse'nin yazmış olduğu bu kitap; I. Dünya Savaşı döneminde insanların yaşamlarını yeniden kurması için ele almıştır. Yazarın düşüncesine göre; insanların yaşamlarını yeniden kurması Doğu dini olan Budizm dininden geçmektedir. Sebebi ise (benim düşüncem) Dinin içinde barındırdığı bizim tabirimizle tasavvufi yolculuk ile insanlara bir yaşam sunma, bir bakış açısı kazandırmasıdır. Bu sebeple Buddha'nın yaşam tarzını, din algısını, öğretilerini, hayata bakış açısını insanlara vermeye çalışır. Bir nevi Doğu gizemciliğini yücetlmektedir. Fakat romandaki Buddha kahramınımız Siddharta sorgulayan bir karakterdir: Öğretilerin bir şeyler öğrettiğini ama 'yok olmadan var olma' amaçlarına yeterli olmadığı, sonsuz çile çekmenin bizi bir amaca vardırmadığını kanısındadır (Burada aslında yazarında sorgulamalarını, düşüncelerini de okumuş oluyoruz). Bu şekilde bir arayışa girer ve hikayemiz böylece başlar.
Yazarımızın da belirttiği üzere bu kitaptaki amaç tüm insanlığa seslenmektir. Keza bu konu hakkında yazarımızın alıntısı şöyledir: "Tüm dinlerde, insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım" der. Gerçekten de okur romanı okurken bu 'evrenselliği' çok güzel bir şekilde hissedebilmektedir.
Kurgusu ise çok sağlamdı. Okurken edebiyata doyduğunuz bir eser, herkesin bir şeyler hissedebileceği, yeni düşünceler elde edeceği bir eser. Bu yüzden kesinlikle okunması gereken bir eser. Okuyun okutun efenim.
Kitapla Kalın...