Tarih, polisiye, mistik kavramlarının karmaşası olan bu kitap oldukça etkileyiciydi. Yedi yüz yıllık sevdanın anlamını kim anlayabilmiş sahi? İnanç ve sevdanın bu kadar yakın ve zıt olması ne kadar mümkün? İşte bu soruların cevabı olan Şems-i Tebrizi ile Mevlana'yı yazarımız, olay kurgusuyla birlikte harmanlayıp önümüze sermiş. Oldukça sürükleyiciydi hem anlatımıyla hem de konusuyla. Diğer Ahmet Ümit kitaplarında var olan kadro olmasa dahi Zeynep komiserin adının geçtiği yerlerde yüzümde tebessüm oluşmadı değil.
Finali ve polisiye olan kısmı sevdim mi emin olamadım, zaten oraya da pek takıldığım söylenemez. İlgisi olmayanın bile meraklanacağı şekilde ele almış tasavvufi durumu. Her kafadan farklı sesin çıktığı konuda eleştirenlerin çoğu dinsel yorumlarından ötürü yapmış. Ancak unutmamalıyız ki kitapta da söylendiği üzere "Ve ister Müslümanlıkta, ister Yahudilikte, isterse Hıristiyanlıkta, yobaz her yerde yobaz.". Bir görüşü savunmayabilir hatta tam zıttını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak saygı duymanız gerektiğini unutmamalısınız. Bu yüzdendir ki Bab-ı Esrar'ı okumak isteyenlere söylemek istediğim şey şudur: İncelemeleri fazla okumayın, kendinizi kitabın akışına bırakın. Kendinize illaki bir şeyler çıkaracaksınız.