1- Ülke, kitap okuyan ve okumayan olarak keskin bir şekilde ayrılır. (Evet, yegane ayrımcılık bu olacak; kitap okumayı tercih etmeyen vatandaşlar sınır dışı edilmeyecek tabii ama oy verme hakkı elinden alınacak.)
2- Okulda sadece kitap okuma alışkanlığı kazandırılacak. Hçbir şey öğretilmeyecek kitap okumaktan başka. Eğitim on yıl olacak ve bu on
- Bu iyi hal indirimi başka nasıl etkiler doğuruyor sizce? Mesela bu suçu işleyecek olanları bu indirim cesaretlendiriyor olabilir mi?
Aslında ceza'nın kendisi de çok caydırmıyor. Niye caydırmıyor mesela? Bizim fakültede ceza hocamız "Toplumun kabul etmeyeceği (hırsızlık tecavüz) suçlar işlendiğinde bunu yapan kişiye 20-25 yıl hapis cezası vermek mi ona büyük cezadır; yoksa bir gün "ben bir çocuğu istismar ettim" yazıp sırtına asmamız mı büyük cezadır?" derdi. Dolayısıyla onu cezaevine atmak, indirim yapmak, yapmamak meselesi değil. Toplumsal anlamda bu zihniyet değişmediği sürece (toplumun cinselliği yaklaşımı gibi) bunlara ömür boyu da ceza verseniz çıktığında yine yapacak.
“Siyaset, egemenler için genellikle estetik bir meseledir: Bir tür kendini keşfetme yöntemi, bir tür dünyayı algılama, kişiliğini inşa etme biçimidir. Bizler içinse ölmek ya da yaşamak anlamına gelir.”
(s.48)
Bu kitabı daha doğrusu yazar
Édouard Louis ‘i queer edebiyat eserlerini tanıtan bir yazıda görmüştüm. Yazarın otobiyografik özellikler
yıllanmış korkularım var benim.
hep yanı başımda duran,
günlük bir kitap gibi,
kapağını hiç açmasamda,
varlığını hep hatırlatan.
çok eski bir zamandı farz et
birini öldürmüşüm yanlışlıkla.
jandarma tutmuş bütün yolları.
katili vurun, emri vermiş komutan..
unutmuşum o an, karanlıktan dahi korktuğumu.
korkunun üstünde bir korku var.
annemi almışlar
Hikayenin çoğunlukla gerçek olduğunu söyleyerek başlamak istiyorum.
Jack London bu kitabı San Quentin Hapishanesinde 5 sene kalmış arkadaşından (Ed Morrell) esinlenerek yazmış ve aslında hapishane koşullarına, orada mahkumların maruz kaldığı işkencelere ve idam cezasına dikkat çekmek istemiş.
Profesör Darrell Standing bir arkadaşını öldürür ve San
Şu hayatta öylesine saçma ve gereksiz detaylara takılıyoruz ki zamanın akıp gittiğini fark edemiyoruz. Hayat yakınlarımıza sevgimizi ifade etmek için bize bazı şanslar veriyor ama verilen şanslardan birinin son şansımız olduğunu gereken zamanda söylemiyor. İş onları kaybedince söylemeyi tercih ediyor.
O kişiyi kaybettiğimiz vakit genellikle son
Diyarbakır’da mahkeme, bir vakada erken boşalma indirimi verdi. Neden? Çünkü tecavüz tamamlanmamış dedi hâkim... Kravat takılıyor diye iyi hal indirimi veriliyor biliyorsunuz. Hal böyle olunca da yasalar caydırıcı görünmüyor.
Peki ya eğitim? Eğitim hakkımız değil mi? Daha güçlü bir millet olmak için daha eğitimli olmamız gerekmez mi? Buna rağmen neden eğitim sistemi okullarda bir şey öğretmiyor? Ezberle, sınavı geç, unut! Neden nitelikli bireylerimiz çok az ve onlar da beyin göçüyle gidiyor? Üniversiteler donatılmak yerine iki bina yaparak üniversite sayısı arttırılıyor? Okuyan sayısı artarken neden cahillik oranımız artıyor ve ülke geriye doğru gidiyor? Sence de bir gariplik yok mu?
Kitabın devamını ve dev indirimi kaçırmak istemiyorsan profilimdeki linki ziyaret et :)
Namşip her zamanki bıkkın ve umutsuz ruh haliyle başladı güne. Nasıl umudu olsundu ki? Parasızdı, işinden memnun değildi, sosyal medyada zenginler, fenomenler ve girişimciler nispet yapar gibi karşısına çıkıyor ve zaten umutsuz olan zihnine bir de kıskançlık ekliyordu.
Her ne kadar sosyal medyada gördüklerinden rahatsız olsa da asosyal olduğu ve işten uykuya, uykudan işe gittiği için yapacak başka bir şeyi olmadığından, geç saatlere kadar film, dizi izliyor, sabah ilk iş olarak sosyal medyaya bakıyordu.
Bu sabah karşısına çıkan ilk video, hayatında birçok kez başarısız olduğunu, reddedildiğini, uykusuz kalıp çalıştığını, parasız kaldığını anlatan bir milyonerin konuşması oldu. Namşip her zamanki gibi öfke ve kıskançlık dolu düşüncelere kapıldı
Kitabın devamı profilimdeki linkte. Geçici dev indirimi kaçırmamak için acele et
Son zamanlarda kitapların fiyatlarının artmasına rağmen kalitesinin düşmesini konuşabilir miyiz?
Aldığım kitapların 5 'inden 4' ünün dış kapağı kargoda hemen hasar alabiliyor. Hadi bunu geçtim yanlış yerleşmedir, kargo firması hatasıdır daaa sayfaların inceliğine ne demeli?
Ya arka sayfayı da okuyabiliyorum. çevireyim derken yırtılıyor sayfa. Neyin peşindesiniz siz? Ne yapmaya çalışıyorsunuz ya?
Eski kitaplarla kıyaslayınca bariz fark var arada.
'Dolar, Euro o zaman düşüktü' demeyin hiç zam üstüne zam koyuyorlar. Eski kaliteyi yapamazlar mı sanki.
Kitapları tek tek kontrol edip yayınevi isminide yazacağım.
Ya el insaf popüler olan kitapları en ucuz 100 küsurdan satıyorsunuz.
Bütçem yetmiyor artık yılda 100 200 kitap okumaya
50 'lere 40 'lara düşürdüm. Çünkü alamıyorum. Pahalı, indirimi bile pahalı.
Steinbeck'in romanlarında parlak zekasını, düşündüklerini sade ama çarpıcı bir dille anlatma yeteneğini fark edebiliyorsunuz ama ''Kısa süren saltanat'' adlı bu kitap gerek kurgusu gerek de kullanılan teknik yönüyle ayrı bir yere sahip.
Dünyanın yakasını monarşilerden kurtardığı zamanların, bir hükümet bunalımında Fransızlar çözümü Krallığa dönmekte bulur. Hanedan soyundan gelmiş bir yıldız meraklısı olan IV. Pippin tahta çıkarılır. Pek çok siyasal grubun üzerinde uzlaştığı bu ismin başından çeşitli olaylar geçer. Steinbeck'in romana dahil ettiği Amerikalı bir karakter üzerinden 19..lü yılların devlet politikalarına, kapitalist sisteme, şirketlerin toplumlar üzerindeki tahakküm gücüne gönderme yapılır.
IV. Pippin giyotinden korkmayarak halkı için faydalı olacağını düşündüğü ''vergi indirimi, eşit gelir dağılımı, konut hakkı'' gibi ilkelerin içinde bulunduğu bir yasa yapmak isteyince gücü elinde bulunduran çeşitli gruplar ayaklanma çıkarır ve monarşi yıkılarak tekrar Cumhuriyet'e geri dönülür. Fransız devrimine damgasını vurmuş ''Hürriyet, Kardeşlik, Eşitlik'' sloganına ''Fırsat'' ilkesini de eklemeye çalışan piyon kralımız tahttan indirilince münzevi yaşamına geri döner.
Hicivin doruk noktada işlendiği bu roman absürt durumları, diyalogları da içinde barındırıyor. Oldukça akıcı ve keyifli bir okumaydı.