Batılıların Osmanlı tarihine yaklaşımları önyargılıdır. Araştırıcı yanlış yorumlanmış bir konuyu saptamalı, iki yüzyıl önce yazılmış Hammer tarihinde büyük yanlışlar var ama biz hala onu bir otorite sayarız. Avrupa'da Osmanlıyı müspet yanlarıyla alan bir kitap çok satamaz. Tarihçi olmak isteyen biri başkalarının hata veya ön yargılarla ele aldıkları konular seçmeli ve öncelikle milli tarih konularına yönelmeli.
Sayfa 274 - on dördüncü bölüm: yetkin tarihçiler nasıl çalışıyorlar: prof. dr. halil inalcık ile söyleşi.
lisans talebeleri, bu sistemi elektronik olarak tercih edebilir
Teknik olarak ben fiş sistemi ile çalışırım. Bibliyografya ve bilgi fişleri vardır. Bu sistemi 1963-64 senelerinde Türk Edebiyatı Tarihi hocamız rahmetli Nihat Sami Banarlı'dan öğrendim. Bazı pazarlar onun Bebek'teki evine giderdik birkaç arkadaş. O bize hocası Fuat Köprülü'nün çalışma sistemini anlatırdı. Bu fiş sistemini o Fuat Köprülü'den öğrenmiş ve ben de ondan öğrendim. Çok esaslı bir hocaydı. O zaman hazır fişler yoktu şimdiki gibi... Ben İstanbul Cağaloğlu'ndaki kağıt hurdacılardan kilo hesabı ucuza aldığım ince kartonları matbaalarda bilgi fişi 12,5-20,5 ve bibliyografya fişi 7,5-12,5 ebatlarında (uluslararası standart boyut) olmak üzere kestirip kullanıyordum. Sonraları her yurt dışına her çıktığımda kitabevlerinden sonra en çok zevkle dolaştığım kırtasiye mağazalarından hazır standart paketler halinde fişler ve kutular, karteksler alırım. Şimdi Türkiye'deki büyük marketlerin kırtasiye reyonlarında da her türlü kaliteli, estetik malzemeler bulabiliyorsunuz. Çalıştığım konularla ilgili olarak okuduğum kitap ve makalelerdeki beni ilgilendiren, mühim bilgileri fişlere yazarım ve çalışırken bu fişleri masa üstüne yayıp çalışırım. Böylece hepsini bir arada görme imkanım var. Artık bilgisayarda bu konuda özel programlar var tabii. Onları kullanabilirsiniz, ama hepsini birlikte ekranda görme imkanınız olmaz. Bilgileri, fişlere kendi orijinal dillerinde, özetlemeden olduğu gibi aktarırım. Çünkü bu bilgiler daha sonra başka çalışmalarda da kullanılabilir. Benim bütün kitaplarım ve makalelerim bu şekilde yazılmıştır.
Sayfa 270 - on dördüncü bölüm: yetkin tarihçiler nasıl çalışıyorlar: prof. dr. ahmet yaşar ocak ile söyleşi.
imkanı olan bu eseri okuyabilir. pişman olmaz.
Cemal Kafadar sayıca fazla kitap ya da makale yayınlayan bir tarihçi değildir. 1995 tarihli İki Cihan Aresinde (Between Two Worlds) eseri uzun bir süre tek kitap konumundaydı. Kim var imiş biz burada yoğ iken başlıklı kitabı ise 2009 yılında yayınlanınca bilimsel bir tarih kitabı için önemli sayılabilecek bir ilgiyle karşılaştı. Kitap, esasında Kafadar'ın yıllar içinde yazdığı üç İngilizce ve bir Türkçe makaleden oluşan bir derlemedir. Bunlar Türkçeleştirilirken Üzerlerinde küçük düzeltmeler yapılmıştır. Kitabın alt başlığından da görülebileceği üzere söz konusu olan dört makale, Osmanlı toplumundan dört figürü ele almıştır ki bunlar Yeniçeri, Tüccar, Derviş ve Hatundur.
Sayfa 209 - on ikinci bölüm: levent yılmaz, Bir tarihçinin metnini okumak: Cemal Kafadar'ın Kim "Var İmiş Biz Burada Yoğ İken'in "Giriş" Yazısı Üzerine
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Adımı unutup Bir kaya gibi sert ve görkemli kalmayı bileyim Elbette umutsuzluğa düşerim bazan Elbette umutluyum her zaman Neden yazılır bir şiir Neden okunur bunca yazı Çünkü nasıl aşılabilir başkaca İnsanın karmaşıklığı.
niye olmasın?
-“ Birkitap yazmak istiyorum,“ +“ Bir kitap mı? Ne hakkında?“ -“Benim gördüğüm biçimdeki dünya hakkında.” +“Bir kitap nasıl yazılır, biliyor musunuz?“ -“Kuşkusuz, bir kitap yazmak için ne yapmak gerektiğini öğreneceğim, biraz sorup soruştururum.”
"Öyleyse sizin izlerini hep aradığınız antik bilime nasıl güvenebiliriz, eğer bu bilgi bize, onu böylesine keyfince yorumlamış olan yalan kitaplarca aktarılıyorsa?" "Kitaplar inanmak için değil, araştırmak için yazılır. Bir kitap karşısında onun ne dediğini değil, ne demek istediğini sormalıyız kendi kendimize; kutsal kitapların eski yorumcuları bu düşünceye açık seçik sahiptiler...
Sayfa 442Kitabı okudu
Eğer kitap sizinse ve antika değeri yoksa not almaktan kaçınmayın. Kitaplara saygı duymak gerektiğini söyleyenlere kulak asmayın. Kitapları bir köşeye bırakarak değil onları kullanarak göstermiş olursunuz saygınızı. Kullandıktan sonra bir tezgah açıp kitabı satsanız bile size üç kuruş para vereceklerinden onun bir zamanlar size ait olduğunu kanıtlayan izler bırakmaya değer.
Sayfa 199
“Teziniz tıpkı ilk aşkınız gibi olacağından onu unutmanız çok zor olacaktır.”
Sayfa 318Kitabı okudu
“Tezi bir meydan okuma gibi yaşamalısınız. Meydan okuyan sizsiniz…”
Sayfa 316Kitabı okudu
“… bir tez yazmak eğlenmek demektir ve tez yazarken, iyi domuz her şeyi yer misali, hiçbir şey ziyan olmaz…”
Sayfa 315Kitabı okudu
“… bize hiç de başarılı gözükmeyen birilerinin gizli başarıları vardır. Dahası benim için başarılı biri sizin için başarılı olmayabilir.”
Sayfa 218Kitabı okudu
“Herkes bize bir şey öğretebilir. Belki şu anki başarılı konumumuzu bizim kadar başarılı olmayan birilerinin bize bir şeyler öğretmesini sağlayarak elde etmişizdir.”
Sayfa 218Kitabı okudu
“Hiçbir faydası olmasa bile, bir tez yazma hafızanızı eğitmeye yarar.”
Şartlar her zaman hep öngörüldüğü gibi olmayabilir. Bazen akla hayale gelmeyecek deneyimlere maruz kalır insan. Hatta öyle anlar olur ki dünyanın kaderi bile yeniden yazılır. Acı ölümlerle dolu bir salgın, zalim savaşlar ya da belki doğal afetler... Hepsi yıkım dolu tecrübeler... Ancak hiçbiri bir son değil... Başına ne geldiği değil, geleni nasıl karşıladığın, içinden nasıl çıktığın ya da çıkamadığındır hakikat...