Kendimi yılda en az bir defa Yaprak Dökümü okurken buluyorum. Kitaptaki geçim sıkıntısı, genç kızların giyim kuşam gezme merakı, annenin evin içinde dört dönüp yine de kimseye yaranamaması, babanın kendi içine kapanıp hiçbir şeye dur diyememesi, sanki bugün evlerden birinde yaşanıyor da ben izliyor gibi oluyorum. Mesela ‘Çalıkuşu’ bu hissiyatı vermiyor veya ‘Acımak’ böyle hissettirmiyor. Onlar o dönemde yaşanmış bitmiş hissiyatı verirken; ‘Yaprak Dökümü’ güncelliğini hiç kaybetmiyor. Sanırım aynısı dizisi içinde geçerli. Fanatiklerinin olduğunu ve yıl içinde tekrar tekrar izlediklerini biliyorum. Türk edebiyatı için düşünürsek sinemaya uyarlanan kitaplar arasında, en başarılı uyarlama diyebiliriz. Aşkı memnu’yu savunanlar da olacaktır: Ancak Aşkı memnu da kitap ile dizi arasında karakterlerin özellikleri açısından birtakım uyumsuzluklar var. Artık o kısmı Aşkı memnu okuma perileri gelip tekrar okuduğumda yazarım. Uzun lafın kısası belki 20 defa okumuşumdur ancak bu demek değildir ki bir 20 defa daha okumayayım. Ben bir Yaprak dökümü okuruyum sen okursun okumazsın beni ilgilendirmez