Allah (c.c) bu Kuran’ı, kitap formunda göndermedi. Sadece sözler biçiminde gönderildi. Bu sözlü olarak gelen kitap, tarihte hiç olmadığı kadar çok kitabın yazılmasına sebep oldu. Bu Kuran, dünya çapında bir sürü kütüphanenin oluşmasına neden oldu. Fıkıh, akide, İslam tarihi, tefsir kitapları… Yüz binlerce insan, nesillerce boyunca yazdı-okudu, yazdı-okudu. Bunların hepsi hangi kitaptan geliyor? Kuran’dan. Bunun bu kadar önemli olmasının başka bir nedeni daha var. Hristiyanlığın bozulmasından kısa bir süre sonra, toplumun kontrol altında tutulmasının bir yolu şuydu; sıradan bir insanın İncil’i okumasına izin verilmiyordu. Sadece Papa ve otorite sahibi olanlar İncil’i okuyabilirlerdi, yorumlayabilirlerdi. Din ile ilgili bilgileri gizlediler böylece onu kendi istedikleri gibi yorumlayabilirlerdi. Başka hiç kimse bu bilgiye sahip olmadığı için onları sorgulayamazdı. Kuran’ın gönderildiği zamanlarda, sıradan insanların vahyi kendi başlarına okuması duyulmamış bir şeydi. Biz başlangıçtan itibaren okuyan, okumaya değer veren bir kültürdük.
Genç MüslümanlarKitabı okudu
OKURLARA Bu kitabı okuyan okur dostlar Atın içinizden her türlü kuşkuyu Okurken de irkilmeyin sakın Ne kötülük var içinde ne muzırlık Doğrusu güldürmeden başka da Bir hüner bulamayacaksınız pek Başka yola gidemiyor gönlüm Sizleri dertler içinde görürken Gülen kitap yeğdir ağlayan kitaptan Gülmektir çünkü insanı insan eden
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Kültür yayınları 11. basım çeviri Sabahattin Eyüboğlu Azra Erhat Vedat Günyol
Reklam
"Çok okuyan insan var, onlara kulak vermek lazım. İnanın okuyan insanlarla oturup sohbet ettiğiniz zaman insanın içi açılıyor. Ehli irfan bir arada oturduğu zaman bir söz, bir cümle sizin ufkunuzu açıyor. Sonra siz oradan başka bir yere gidiyorsunuz. O bir kitaptan bahsediyor, siz gidiyorsunuz o kitabı alıyorsunuz, okuyorsunuz. O kitap başka kitaplardan bahsediyor, oradan başka yere gidiyorsunuz. Yani insanın gönlünün kapılarını açık tutması lazım..."
“Çok fazla kitap okuyan bir delikanlıdan başka bir şey değilsin.” “Sen öyle san,” dedim. “Bunun sende fikri sabit halini aldığı tartışma götürmez.” Yüzü soldu. “Fikri ne?” “Boş ver,” dedim. “Cahiller, budalalar ve geri zekalılarla konuşmanın yararı yok. Zeki insan dinleyicilerinin seçimini özenle yapar.”
Okuma eyleminin insan muhayyilesini, düşünme ve kendi başına karar verme yetilerini geliştirdiği bilinen bir gerçektir. Öte yandan, hayal gücü kıt, düşünme ve karar verme yeteneği zayıf kişilerden oluşmuş bir toplumun ilerleyemeyeceği, bir koyun sürüsü kadar kolay yönetileceği de bir başka gerçektir. Düşünce özgürlüğünü bir kavram olarak bile ortadan kaldırmanın en iyi yolu, düşünmeyi bilmeyen kuşaklar yetiştirmektir. İşte bu yönden, bir süredir, bu ülkede okuyan, bağımsız düşünebilen insanların sayısını azaltmaya, gittikçe yok etmeye yönelik bir kültür politikası güdülmektedir. Toplumu, yalnızca boğazını düşünen bir koyun sürüsüne dönüştürme amacıyla izlenen bu politikanın yöntemlerinden biri de kitap düşmanlığı ve okuma korkusu yaratmak; yazarı, sanatçıyı, okuru yıldırmaktır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Heyecanlı bir kitap okuyan herkes, dikkate değer şeylerle karşılaşır. Okumak onu dümen suyuna çeker, okur alışıldık dünyasını terk eder ve en az aşina olduğu dün­ya kadar gerçeklik iddiasında bulunan başka bir dünyada yaşamaya başlar. Onu çevreleyen gerçeklik tümüyle elden çıkarılmış gibidir; okur, ancak bir tutku ilişkisinin müm­kün kılabileceği bir şekilde, hayali bir hayata kaptırır kendi­ni. Okumaya dalmak, aşık olmaya benzer: Ansızın, şiddetle, dosdoğru. Düşünceler bağlanmıştır, duygular söz alır.
Sayfa 51 - İletişim Yayınları / 1.Baskı 2020, İstanbulKitabı okudu
Reklam
122 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.