000 Kitap 'Dokunan Yanar'

Ahmet Şık

Öne Çıkan 000 Kitap 'Dokunan Yanar' Gönderileri

Öne Çıkan 000 Kitap 'Dokunan Yanar' kitaplarını, öne çıkan 000 Kitap 'Dokunan Yanar' sözleri ve alıntılarını, öne çıkan 000 Kitap 'Dokunan Yanar' yazarlarını, öne çıkan 000 Kitap 'Dokunan Yanar' yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
383 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel diyebileceğim bir araştırma eseri. Yazar Ergenekon soruşturması kapsamında içeri alınmış bir isim. Kitabında 2002 seçimlerinden sonra özellikle AKP döneminde emniyet teşkilatı içerisinde Fethullah Gülen cemaatine yakın olduğu iddia edilen F Tipi yapılanma hakkında bilgiler veriliyor. Aslında bu konuda yazılmış diğer kitaplara göre pek bir artısı var diyemem. Oldukça fazla bir şekilde Saygı Öztürk ve Hanefi Avcı'dan alıntılar mevcut. Ancak Emin Arslan, Erzincan savcısı Cihaner ve Hanefi Avcı olaylarını baya detaylı bir şekilde anlatıyor. Emniyet Teşkilatını merak edenlerin mutlaka okuması gereken kitaplardan biri.
000 Kitap 'Dokunan Yanar'
000 Kitap 'Dokunan Yanar'Ahmet Şık · Postacı Yayınevi · 2011194 okunma
Asker tüm yurdu imam hatip' lerle ördü. 1979-80 döneminde Süleyman Demirel'in açtığı 36 imam hatip lisesi' ne, darbenin hemen ardından askeri yönetim 35 tane daha ekledi. Yapılan hesaplara göre, 2 bin ile 2 bin 500 arasında ihtiyaç varken yılda 52 bin mezun veren imam hatip lisesi, kurslar vb. Engellenmediğinde 2000' li yıllarda 6-7 milyon oya ulaşacak olan irticai kesim tek başına iktidar olacaktır. Askerin yaptığı tespit doğru çıkacak, 2000'li yıllarda ordu bizzat kendi yaratıp büyüttüğü bu "canavara" karşı mücadele eder hale gelecekti.
Sayfa 16 - Kırmızı KediKitabı okudu
Reklam
Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel de Gülen hakkında 1 yıldır yürüttüğü soruşturmanın sonuna gelmişti. Savcı Yüksel 3 Ağustos 2000’de, Gülen’in tutuklanması talebiyle nöbetçi Ankara 2 No’lu DGM yedek hâkimliğine başvursa da birkaç gün sonra mahkeme bu talebi reddetti. Bunun üzerine Ankara 2 Nolu DGM Fethullah Gülen hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkardı. Gülen’in firari kaçak durumu çok sürmedi ve 28 Ağustos 2000 günü gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı. Askerin öfkesini çeken bu kararın ardından Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, adını vererek Gülen’i hedef gösterdi ve gıyabi tutuklama kararının iptal edilmesini cemaatin yargıya sızması olarak değerlendirdi. Her fırsatta hiç bir illegal yapılanma ve örgütlenme içinde olmadığını dile getiren Gülen hakkında düzenlenen iddianame Ankara DGM Başsavcılığı’nca 22 Ağustos 2000’de kabul edildi. 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/1. maddesi uyarınca, “Anayasal sistemi değiştirerek yerine İslamî esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla Gülen hakkında 10 yıla kadar hapis cezası isteniyordu.
"Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim. Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim. Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim. Benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı." Martin Niemöller
Erbakan ve arkadaşları ‘Hak geldi, batıl zail oldu’ ayetini slogan haline getirerek 26Ocak 1970’te Milli Nizam Partisi’ni (MNP) kurdu. Anayasa Mahkemesi’nin MNP hakkında kapatma davası açması da o güne kadar partiye mesafeli duran birçok Nurcunun ‘İslam’ın partisi olduğu tescil edildi’ diyerek, MNP’ye yönelmesinde etkili oldu Nurcuların tabanında çatlamalar ve kaymalar olmuştu. Bilhassa küçük şehirlerdeki, kasaba ve köylerdeki Nurcular, MNP’nin saflarında faal olarak çalışıyordu.
Dini hassasiyetleri kullanıp, “Çocuklarınızı bedava ve millî değerlerinize bağlı olarak okutmak istiyorsanız bize verin” ajitasyonuyla alıp şimdi her biri Türkiye’yi yönetenlerin arasında olan kadrolarının yetişmesini sağlar. Çünkü Gülen’in her daim gözyaşları içinde dile getirdiği “Altın Nesil” yaratma ülküsüdür.
Reklam
Ülkenin üzerinden bir silindir gibi geçen 1980 darbesi sonrasinda, tek tehlike olarak görülen solun pasifize edilmesi için, İslamci cenahin alkişlarla karşiladiği darbeyi yapanlar "komünizm tehlikesi"ni bertaraf etmek için ABD üretimi "kızıl kuşağa karşi yeşil kuşak " projesini hayata geçirdi. İnşa edilecek yeni sistemin adi Türk-İslam senteziydi
Nuh Mete Yüksel, doğruluğu ya da hukuk sınırları içinde olup olmadığı tartışılsa da başta Gülen cemaati olmak üzere dini yapıdaki her örgütlenme ve kişiye karşı soruşturma ya da dava açan kimliğiyle bilinen bir savcıydı. Yüksel’in başına yakan Fethullah Gülen ve cemaatine dokunmasıydı. Yüksel’in ayağı planlı bir tezgâhla kaydırıldı. Bu yapılırken, yine Gülen cemaatinin hedefinde olduğu kuşku götürmeyen ÇEV de bu planlı tezgâhtan payına düşeni aldı. Bir taşla iki kuş vurulmuştu. Hem cemaatin burs alanındaki en büyük rakibi hem de cemaatin lideri Gülen’in yargılandığı davanın savcısı kamuoyu önünde itibarsızlaştırılıyordu.
1980’li yılların ortalarından itibaren de cemaatçiler, gelecekte Türkiye’yi yönetecek kadroların yetişmesi planı olan “Altın Nesil” projesi kapsamında eğitim yoluyla bürokrasiye girmiş Işık Evleri’ nden mezun öğrencilerden polislik mesleğine yönlendirilenler de 1987-91 yılları arasında Polis Akademisi, Polis Koleji, Polis okulları ve bazı emniyet daire başkanlıklarında etkili olmaya başlamıştı.
12 Eylül cunta idaresi dönemiyle devam eden süreçte 1982 Anayasasi'nin 24'üncü maddesiyle din eğitimi devlet güvencesi altina alinip seçmeli olarak okutulan din dersleri, ilk ve orta dereceli okullarda zorunlu hale getirildi. 1979-80 döneminde Süleyman Demirel'in açtiği 36 İmam Hatip Lisesi'ne, darbenin hemen ardindan askeri yönetim 35 tane daha ekledi. 1982'ye kadar sadece bir tane İlahiyat Fakültesi varken 1982'den sonra hizla artarak sayi 21'e çikarildi. 1983'te 1739 sayili Milli Eğitim Temel Yasasi'nda değişikliğe gidilerek İmam Hatip Lisesi mezunlarina tüm fakülte ve yüksekokullara girme hakki tanindi.
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.