100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması

Agah Özgüç

By Number of Pages 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması Quotes

You can find By Number Of Pages 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması quotes, by number of pages 100 Filmde Başlangıçtan Günümüze Türk Sineması book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Lütfi Ö. Akad, suskunluğa girdiği zamanlarda beklenmedik sürprizleri oluşturan ilginç bir yönetmendir. İşte böyle bir suskunluğu yaşarken "üçüncü" bir tırmanış daha gerçekleştirir. Bir "iç-göç üçlemesi"ni oluşturan "Gelin, Düğün, Diyet", yorgun usta Lütfi Ö. Akad'ın sinemadaki en olgun ürünleridir. Bu üçlemenin en başarılısı da yanılmıyorsam "Gelin"dir. Ve bu Akad'ın "son çıkış"ıdır.
Sayfa 50
Türk sineması bireyleriyle, kurumlarıyla, hiçbir ülkenin sinemasında benzerine rastlanmayan ekonomik yapısıyla, çalışma düzeniyle ya da düzensizliğiyle garip bir dünyayı oluşturmaktadır. Örneğin 1974 yılından başlayarak altı yıl süren "seks filmleri furyası" ülke çapında bir seyirci patlaması meydana getirir. Bu izleyici topluluğu
Reklam
"Ah Güzel İstanbul'da fahişe tiplemesiyle gerçekçi bir kadın kişiliği çizen Müjde Ar (1954), Ömer Kavur'dan sonra özellikle de Atıf Yılmaz'lı filmlerle bir tür yenileşme getirir. Örneğin Türk sinemasındaki "kadın imajı"nı değiştirip yerleşik Yeşilçam kalıplarını kıran Müjde Ar, beraberinde bir "cinsel devrim'i de getirecektir.
Sayfa 60
"Şener Şen (1942), Kemal Sunal'la birlikte son dönem Türk sinemasının en güçlü güldürü oyuncusudur. Buna kar­şılık bazı özellikleri nedeniyle Sunal'dan ayrılan bir çizgisi vardır. Şen, çok daha sevecen, daha sıcak ve daha duyarlıdır. "Çıplak Vatandaş"da, "Züğürt Ağa"da, "Selamsız Bandosu"nda ve büyük oyunuyla "Muhsin Bey"de zirveye çıkar."
Sayfa 65
Tarık Akan, hırsızlıkla suçlanıp hapse giren Müslüm'ü başarıyla canlandırıyor. Müslüm hapisten çıktıktan sonra adağını yerine getirecek, 2,5 aylık oğlunun boğazını keserek tanrıya kurban edecektir (1979).
"Herşeye Rağmen" **** Reji: Orhan Oğuz Oyuncular: Talat Bulut, Şerif Sezer, Bülent Oran, Hakan Çırakçı, Meral Çetinkaya. Italyan sinema tarihçisi Mario Verdone'nin deyişiyle söylersek: "Türk toplumunda çok rastlanılan sıradan insanların öyküsünü yalın, abartısız ve çok yoğun bir anlatımla ortaya koyduğu bir film." Sinemamızda örnekleri az olan ruhbilimsel gelişmeleri öne çıkaran özgün bir çalışma, bir "iç mekân" denemesi. Yönetmenine, oyuncularına ödüller kazandınp Cannes'da ise "gençlik ödülü" alan film, yalnızlığını anne ve baba sevgisinden yoksun bir çocukla paylaşan bir cenaze arabası şoförünün psikolojik dünyasını sorguluyor. Protestan kilisesinin şoförlüğünü yapan Hasan (Talat Bulut), küçük Ahmet'e sevecenlikle yaklaşırken, cinsel açlık içinde kıvranan gurbetçi annesiyle ise iletişim kuramaz. Or han Oğuz bu son derece nazik ilişkiyi, çocukla şoförün bir birleriyle kaynaşmasını sergilerken, melodram sinemasının tuzaklarına düşmüyor. Derinliği olan bir film (1987).
Sayfa 111
Reklam
23 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.