100 Soruda Türk Basın Tarihi

Hıfzı Topuz

En Eski 100 Soruda Türk Basın Tarihi Sözleri ve Alıntıları

En Eski 100 Soruda Türk Basın Tarihi sözleri ve alıntılarını, en eski 100 Soruda Türk Basın Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Özgürlük vardı artık İstanbul'da. Gazeteciler kesin bir karar aldılar. Sansür memurlarını o gece gazetelere sokmayacaklar ve sabaha kadar görev başında kalacaklardı. Nitekim öyle yaptılar. Sansür memurları kapı­lardan geri çevrildi. «Gazeteler hürdür artık. Sansür yasaktır. Gazeteleri sansür etmeye kalkmak ağır bir suçtur.» dendi kendilerine. Ve 25 Temmuz 1908 sabahı gazeteler yıllardan beri ilk olarak sansürsüz çıktı. Sansü­rün kaldırıldığı 24 Temmuz günü Cumhuriyetten sonra «Gazeteciler Bay­ramı» kabul edilecektir.
İTC'nin öldürdüğü gazetecilerden birisi: Ahmet Samim
"Basın, halkı her konuda aydınlatmak zorundadır. Gerekirse hükü­metin zayıflığını ortaya kor, kusurlarından, yanlışlarından söz eder. Bizde garib bir ruh hali var. Basın Osmanlılığın gücünden ve şanından söz ederse görevini yerine getirmiş sayılıyor, bunun dışına çıkıp da bozuklukları ortaya korsa kötü bir yol tutmuş oluyor. Sizi ihanetle, kötü bir amaca hiz­met etmekle suçluyorlar. (10 Şubat 1910)"
Reklam
Ülkede olaylar benzer, taraflar ve isimler değişiyor sadece
Hintli Müslümanlar yani şimdiki Pakistanlılar da o sırada İsmet Paşa'ya bir mektup göndermişler ve Halifeliğin desteklenerek güçlendiril­mesini istemişlerdir. Bu mektubun bir kopyası gazetelere gönderilmiş ve mektup aynı gün Tanin, İkdam ve Tevhid-i Efkâr gazetelerinde yayınlan­mıştır. Gazetecilerin İstiklâl Mahkemesine verilmelerinin nedeni budur işte. Mahkemeye verilen gazeteciler şunlardır: Hüseyin Cahit Yalçın (Tanin), Ahmet Cevdet (İkdam), Velid Ebüzziya (Tevhid-i Efkâr), üç gazetenin yazı işleri müdürleri, Lütfı Fikri, Hilâfet yaveri Ekrem Bey ve ay­rıca Adana'da hükümetin hoşuna gitmeyecek bir yazı yazmış olan eski milletvekillerinden Abdülkadir Kemalî de tutuklanmıştır. O yılların ileri gelen milletvekillerinden Topçu İhsan Bey'in başkanlığında bir yargı kurulu düzenlenip İstanbul'a gönderilir hemen (6). Gazete­ciler vatana ihanet suçuyla mahkemeye verilmişlerdir.
Sayfa 80 - İstiklal Mahkemelerinde basına ilk davaKitabı okudu
Atatürk ertesi gün, İzmir'de gazetecilere verdiği bir yemekte basının rolü üzerinde durarak şunları söyleyecektir: "Arkadaşlar, Türk basını, milletin gerçek seda ve iradesinin kendini belirtmesi şekli olarak Cumhuriyetin çevresinde çelikten bir kale vücuda getirmelidir, bir fikir kalesi, bir zihniyet kalesi... Basın mensuplarından bunu istemek Cumhuriyetin hakkıdır. Bütün milletin samimi bir birlik ve dayanışma içinde bulunması bir zarurettir. Umumun selâmet ve saadeti bundadır. Mücadele bitmemiştir. Gerçekleri milletin kulağına ve vicdanı­na gereği gibi ulaştırmakta basının görevi çok, çok önemlidir..."
Takrir-i Sükûn kanunları
1925 yılında Doğu illerinde Şeyh Sait isyanı çıkmış ve Kürtler bağım­sızlık eylemine girişmişlerdi. Ankara ve İstanbul'da da Hükümete karşı bir muhalefet eylemi vardı. Terakkiperver Cemiyeti kurulmuş, eski İttihatçılar örgütlenmeye yönelmişlerdi. İstanbul basını ise daha tek parti düzeni­ne alışamamıştı. Basında ileri geri her türlü eleştiri
Sizce?
Devrimlerin gerçekleştirilmesi için Takrir-i Sükûn Kanunu ile bir terör havası yaratılması, gazetelerin kapatılması, gazetecilerin isyancılarla birlikte İstiklâl Mahkemelerinde yargılanması ve basının susturulması ge­rekli miydi acaba? Halkı devrimlerden uzaklaştıran, yıllar sonra gericilik akımlarının ye­niden başkaldırmasını hazırlayan, çok partili ortama girildikten sonra Halk Partisi'nin bir daha çoğunluğu kazanamamalarına sebep olan faktör­lerden biri Takrir-i Sükûn Kanunudur. Bu kanun ile basında çok uzun süren bir sessizlik dönemi başlamıştır.
Reklam
72 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.