2000'li Yıllarda Türkiye'nin Toplumsal Yapısı

21. Yüzyılda Türkiye

Emre Kongar

21. Yüzyılda Türkiye Sözleri ve Alıntıları

21. Yüzyılda Türkiye sözleri ve alıntılarını, 21. Yüzyılda Türkiye kitap alıntılarını, 21. Yüzyılda Türkiye en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ülke çapında sürekli bir aydınlık için bir dakika karanlık eylemi......
Bütün bu süreç içinde, bir düşünceyi ya da ideolojiyi eyleme aktarmada en işlevsel araç, bir "ortak düşman" ın varlığıdır. Böylece ortak düşman tehdidi karşısında, hem grup üyeleri kişisel kimlikleri ve güvenlikleri için birbirlerine daha yakınlaşır, hem de grup, " kendini korumak için" "en iyi savunma saldırıdır" anlayışı içinde eyleme geçer. " Ortak düşman" kavramı, sosyal psikolojinin en iyi bilinen ve uygulamada da en çok kullanılan kurallarından biridir.
Reklam
Her düşünce ya da ideoloji, eyleme geçmek için destekleyici bir gruba gereksinme duyar.
"Türkiye çapındaki bir araştırmanın bulgularına göre halkın 3'te 2'si çocuklarını dövüyor. Eşlerini döven erkeklerin bulunduğu aileler ise halkın yarısı. Yine ailelerin yarısının çocuğu, okulda öğretmenlerinden dayak yemiş. Halkın yarısı çocukların dövülmesini gerekli görüyor, 4'te 1'i de erkeklerin karılarını dövmesini olağan karşılıyor.Bir başka biçimde söylemek gerekirse, "seçmen vatandaşlarımız" dayakla büyüyor ve dayağı günlük yaşamın ve eğitimin bir parçası olarak görüyor. Türkiye 21. yüzyıla, böyle bir aile yapısının yetiştirdiği seçmenlerle, demokrasiyi işletmek ve insan haklarını yaygınlaştırmak savıyla giriyor."
Sayfa 601Kitabı okudu
"Dini ve geleneği, bir siyasal güç kaynağı olarak baskı altına almış ve toplumu bu açıdan yeni devrimlere hazırlamıştır. Bu yaklaşımdan dolayı, Atatürkçülük, dine karşı bir öğreti olarak damgalanmıştır. Oysa ki Atatürkçülüğün, bir siyasal güç kaynağı olma niteliğini elinden almaktan başka, İslam dini ile bir ilişkisi yoktur. Bu yaklaşım çağdaş bir kişiye çok olağan gelirse de, o günkü koşullar altında, İslam dinine yapılan en büyük saldırılardan biri niteliğini taşıyordu. Çünkü, İslam dini, siyasal iktidarı da düzenleyen bir kurallar bütünü olarak doğmuştu. İşte bu yaklaşımdan dolayı, Atatürkçülük, toplum içindeki yerini ve gücünü yitiren din adamlarının gözünde dinsiz bir öğreti niteliği kazandı."
Reklam
Bugün kü dünyada insanlararası farklılıklar artık esas olarak kültüreldir. Eskiden insanlara " Hangi taraftansın?" diye sorarlardı. Şimdi "Kimsin?" diyorlar.
Özal'ın " dinin siyasallaşmasına" ve " siyasal İslam"a verdiği önemli destek, 1950 yılından beri görülen " siyasette İslam motiflerinin kullanılması" olayının, artık açıkça " şeriat devleti" kurma çabalarına dönüşmesine de yol açtı.
"Türkiye'ye 21. yüzyılda tam bir "kent toplumu" deme olanağı yoktur. Çünkü, nüfusun çoğunluğu artık kentlerde yaşamakla birlikte, ne bu kentler bildiğimiz anlamda "kent"tir, ne de nüfus klasik anlamda "kentli"dir."
..Sivas olayları demokratik rejime karşı savaş stratejisinin ürettiği " düşman" kavramının ortaya koyduğu bir trajedidir.
Reklam
"Pek doğal olarak "ölmeye hazır olmak", hemen beraberinde "öldürmeye hazır olmak" eylemini de getirmektedir."
Sayfa 201Kitabı okudu
"Atatürk, siyasal gücü yalnızca kendi elinde toplamakla yetinmemişti. Aynı zamanda, dini ve geleneği, bir siyasal güç kaynağı olarak baskı altına almış ve toplumu bu açıdan yeni devrimlere hazırlamıştır. Bu yaklaşımdan dolayı, Atatürkçülük, dine karşı bir öğreti olarak damgalanmıştır. Oysa ki Atatürkçülüğün, bir siyasal güç kaynağı olma niteliğini almaktan başka, islam dini ile bir ilişkisi yoktur. Bu yaklaşım çağdaş bir kişiye çok olağan gelirse de, o günkü koşullar altında, islam dinine yapılan en büyük saldırılardan biri niteliğini taşıyordu. Çünkü islam dini, siyasal iktidarı da düzenleyen bir kurallar bütünü olarak doğmuştu. Ayrıca tüm Osmanlı İmparatorluğu ve onun geleneksel düzeni, islam dininin kurallarından çok etkilenmişti. İşte bu yaklaşımdan dolayı, Atatürkçülük, toplum içindeki yerini ve gücünü yitiren din adamlarının gözünde dinsiz bir öğreti niteliği kazandı."
Sayfa 111Kitabı okudu
En sonunda kapınızı çalacaklar, size kendinizden başka yardım edecek kimse kalmayacak! ( Edebiyatçılar Derneği, 1994)
Toplumsal olaylar durup dururken, birdenbire ve hiçbir işaret vermeden ortaya çıkmazlar. Ayrıca her toplumsal olayın ardında birden çok neden, yani birden çok belirleyici öğe vardır. Bu her iki ilke, Sivas olaylarının çözümlenmesinde de aynıyla geçerlidir.
"Gerek Atatürk İhtilali, gerekse 27 Mayıs eylemi, gençliğe, Türk toplumunda siyasal olarak özel bir yer, özel bir önem kazandırmıştı. Türk gençliği, siyasal yaşam içinde sanki geleneksel bir yer sahibi olmuştu. Atatürk, 1927 yılındaki Söylev'inde, "Cumhuriyet'i Türk gençliğine emanet etmişti". Çünkü o sırada, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'e sahip çıkacak ve onun gelişmesi için çalışacak başka güçlü bir toplumsal-ekonomik grup ya da sınıf yoktu. Bu nedenle, Cumhuriyet ilkelerine göre iyi eğitilmiş bir gençlik, Cumhuriyet'in koruyucusu olabilirdi."
Sayfa 171Kitabı okudu
52 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.