En Eski 24. Gün Öğleden Sonra kitaplarını, en eski 24. Gün Öğleden Sonra sözleri ve alıntılarını, en eski 24. Gün Öğleden Sonra yazarlarını, en eski 24. Gün Öğleden Sonra yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güzel diyebileceğim bir polisiye roman. Yazar olan Ahmet, sevgilisi Irmak'tan ayrılmıştır ve ondan sonra geçen 24 gün boyunca içmiştir. Bir gün komiser arkadaşı Talat'a rastlar ve Talat ona eski metruk eve ne sakladıysa çıkarması gerektiğini söyler. Ahmet'in arabası kan içindedir ve daha önceden silahını gömdüğü yere bakınca kesik bir baş görür. Bu eski sevgilisi Sevil'in başıdır. Daha sonradan onu almaya gittiğinde ise baş sayısı ikiye çıkmıştır ve biri Irmak'a aittir. Acaba Ahmet'e bu komployu kuranlar kimlerdir ve Ahmet, tanıdıkları olan Güneş, Leon, Coşkun, Talat, karısı Lale, Selçuk gibi isimlerin arasında kafayı yememeyi başarabilecek midir? Keyifle okunan bir roman.
Babasının yine bu evde ölüp, günler sonra komsuları tarafından bulunmasının
ardından, baba sevgisi aklına gelip bu eve hem de Kazasker gibi bir semtten gelisine bir türlü
aklı erdirememistik. Bunun nedenini ona sordugumuzda sadece, "Oranın sürati basımı
döndürüyordu. nsanlar birbirlerini ve sevgilerini büyük bir hızla eskitiyorlardı" derdi.
Kasının üzerinde, alnının orta yerinde, çene altında derin yara izleri tasıyordu. Bu izler
uzunca bir süre yaptıgı kaya tırmanısı sporundan ona miras kalmıstı. Birde dikkati çeken
kesinlikle yagdan eser olmayan, kasla örtülü bir bedeni vardı.
"Resmen istifa ettin. Öyle mi?"
Soruyu durdurmak istercesine elini havaya kaldırarak,
"O konuya girmek istemiyorum. Aslında hiç polis olmamalıydım. Biliyor musun bazı
polislerin, özellikle benim gibilerin hiçbir zaman yenemedikleri bir takıntıları vardır. Bazen
bu ortaya çıkar ve garip davranıslar yasanır. ste ben de böylesi bir anım oldugunda belimde
silah olsun istemem!" kısa bir süre bana ve odaya göz gezdirdikten sonra, "Irmagın zevkini
her zaman takdir etmisimdir. Bu esyaları da sana o vermis olmalı. Bu arada Tanrıya inanır
mısın" diye sordu.
"Evet"
"iyi. Karsılıklı konusabilecegimizi biliyordum. Ben artık Tanrıya hizmet etmek
istiyorum. Benim hizmetten anladıgım, camilerde dolasmak degil. Öyle bir hizmet ki, kasların
gelismis olacak ve sana verdigi yükü tasıyabileceksin. Buna intikam gibi agır bir sorumluluk
da dahil" dedi.
Bilinmeyen bir seyden korkmak küçük düsürücüdür. Gerçi hiçbir zaman kendimi
kahraman olarak görmemisimdir. Dostlarımı savunur, yaramın acısını kendi içimde çekmeyi
basarabilirdim. Simdi ise, yabancı bir evdeki yavru köpek gibiydim. Her seste, her harekette
korkularım ortaya çıkıyordu.
Bu cinayeti ben islemediysem, silah çukurunu bilen biri olmalıydı. Bunu mantıklı
düsünerek bulmak kolaydı. Önemli olan devamının nasıl oldugunu bulmaktı. Sokaktaki her
güvensiz bakısın beni tedirgin edecegini biliyordum. Yamaçtan asagı yuvarlanırken, sivri bir
buz çıkıntısına tutunup kurtuldugunu sandıgın an buzun kırılmasıyla tekrar yuvarlanmaya
devam etmek gibi bir seydi. Çünkü birinci soruya cevap veremezsem, ikinci soruy
atlayacaktım.
Okuduğum en güzel polisiye kitaplarından biriydi. Olayın akışı anlatım üslubu çok güzel. Okurken sürekli meraka kapılıyorsunuz. Sürekli acaba bir sonraki bölümde neler olacağını merak ediyorsunuz. Bu kitabı çok fazla bilen yok hak ettiğinden daha az değer görmüş. Polisiye severlerin okumasını tavsiye ederim.