Sınavların bunca önemli olması sebebiyle öğrenciler, birşeyler öğrenmekten çok kendilerini ve ailelerini tatmin edecek notları almanın peşinde koşarlar.
Fukaralar, karınlarını doyuramadıkları, sağlıklarını koruyamadıkları, giyinip kuşanamadıkları, başlarını sokacak sağlıklı bir ev bulamadıkları için mutsuzdurlar.
Gelişmekte olan ülkelerin gelişmişlere teknoloji açısından ölümüne muhtaç olmasının sebebi, bilim adamlarının ve araştırmacıların tamamına yakınının Batı'da bulunuyor olmasıdır.
"Bir toplum, aşırı derecede fukara çok sayıda insanla aşırı derecede zengin az sayıda insandan meydana geliyorsa, mevcut yönetim tarzı ne olursa olsun, ya oligarşiye ya da diktatörlüğe evet demek durumunda kalacaktır."
Seymour Martin Lipset
Bir toplumun kazandığı alışkanlıkları bugünden yarına değiştirmek, bu alışkanlıklarla bezenmiş bedenler toprak olmadan ortadan kaldırabilmek çok zor bir iştir.
Teknolojik gelişmeler, günün en öldürücü silahları ile donanmalarını sağlamıştı. Avrupa mozayiğinin bölünmüşlüğü ve bunun bir sonucu olarak aralarında hiç eksik olmayan savaşlar, askeri alandaki yeteneklerini geliştirmişti.
Bir Cizvit gözlemcisi, Bartolome de Las Casas, o günkü izlenimlerini şöyle anlatmaktadır: "Bu insanlara yapılan muamele ve sırtlarına yüklenen yük, vahşi hayvanların bile tahammül edemiyeceği kadar ağırdı."
Orta Doğu açmazını Üçüncü Dünya'nın başına saran da Batı'dır. Filistin'in İngiliz mandası olduğu yıllarda. İngiltere, bu toprakların uzun yıllardır Avrupalıların zulmü altında inlemiş olan Yahudilere vatan olarak tahsis edilmesine karar verdi. Bu kararını verirken Filistin halkının görüşünü almak aklının ucundan bile geçmedi.
Refahın geniş halk kitlelerine yayılmadığı, mutlak fukaralığın önce azaltılıp sonra kökünün kazınmadığı bir ortamda ister sağcı, ister solcu, ister orta yolcu diktatörlükler var olmağa devam edeceklerdir.