Roman, Mrs. Elspeth McGillicuddy'nin Paddington İstasyonu'ndan bindiği bir trende tanık olduğu bir cinayetle başlar. Başka bir trenin penceresinden gördüğü bu olayın ciddiyetini kimseye inandıramayan Mrs. McGillicuddy, Miss Marple'dan yardım ister. Miss Marple, zekası ve dikkatli gözlemleri sayesinde İpuçlarını bir araya getirerek cinayeti çözmek için harekete geçer.
Agatha Christie'nin bu romanı, okuyucuyu ilk sayfadan itibaren içine çeken bir gerilim ve gizem atmosferi yaratıyor. Hikayenin kurgusu, karakterlerin derinliği ve olay örgüsündeki sürprizler, romanı klasik bir dedektif hikayesi yapan unsurlar arasında yer alıyor. Miss Marple'ın İnce zekası ve olayları çözme konusundaki yeteneği, okuyucuyu etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor.
"16:50 Treni", sadece bir cinayet romanı olmanın ötesinde, insan doğasının ve toplumun incelikli bir portresini de sunuyor. Christie'nin ustaca kurguladığı hikaye, sürükleyici anlatımıyla ve beklenmedik sonuyla okuyucularına unutulmaz bir okuma deneyimi sunuyor. Dedektif romanı severler için "16:50 Treni", kesinlikle okunması gereken bir başyapıt.