Uzun zaman sonra yeniden bir Agatha Christie romanına giriş yaptık ve elimizden geldiğince, bulabildiğimiz tüm kitaplarını okuyarak sona ulaşacağız nasipse. Onu okumak gerçekten güzel. Hikayenin konusunu dilimiz döndüğünce anlatmak istiyorum.
Bayan McGillicuddy bir tren yolculuğundayken karşı yönden gelen bir trende, işlenen bir cinayete tanık olur. Bir adam, bir kadını boğmaktadır. Hemen tren görevlisine durumu bildirir ancak gerek yaşı, gerek önündeki cinayet romanı, gerekse de hayal kurduğu düşünceleri birleştirilerek kendisine inanılmaz. O da saygıdeğer ve bir Agatha teyzemizin efsanelerinden olan Miss Marple’den yardım ister ve olayı bildirir.
Aynı katil diğer taraftan da çalışmadan zengin olmanın yani günümüz kibar tabiriyle emeksiz başarının peşinden koşmaktadır ve ortalığa dünyalar cimrisi, içtiği suyun yudumunu, yediği ekmeğin her lokmasını ayrı sayan Crackenthorpe’nin (isim de ne zormuş be) öleceği söylentisini yayarak olayın içine girer. Aslında bu da hikayenin romana dönüşü olarak değerlendirilebilir yoksa ilk olay sonrası 20 sayfada cinayet çözülüp Sherlock Holmes romanına benzerdi.
Ardından iyi bir hikaye bizleri bekleyecek. Aynı güzellikte, insanı gülümseten bir finalle de kitap son bulacak. Hepimize iyi okumalar ve bir o kadar da iyi geceler dilerim..
