75 Yılda Tebaa’dan Yurttaş’a Doğru

Kolektif
Arka kapak yazısından...
Zaman zaman dramatik kopuşların yaşandığı, Batı'daki birkaç yüzyıllık toplumsal gelişmenin ülkemizde onyıllara sığdırılmaya çalışıldığı son yüz yılın toplumsal-siyasal tarihini;Türkiye insanının kulluktan tebaalığa, oradan da yurtttaşlığa doğru bir yürüyüşü olarak özetlemek mümkün. Bu yürüyüşün neresindeyiz? Sonuna yaklaştık mı, yoksa kuyruğunu kovalayan kedi gibi, durduğumuz yerde mi dönüyoruz? Bu kitaptaki yazılar "zor zanaat" olan yurttaşlığa doğru 75 yılda katedilen yolu, bu yolda önümüze çıkan tarihsel, toplumsal, ideolojik engelleri; ayrıca birey olarak yurttaşlık yolunda "ev ödevimizi" yapıp yapmadığımızı ve kimlik arayışımızı sorguluyor. 75 yılda Tebaa'dan Yurttaş'a Doğru kitabında on dokuz bilim insanının konuyu değişik bakışlardan, çeşitli boyutlarıyla inceleyen yirmi bir yazısı yer alıyor. Bu niteliğiyle kitap, sadece yürünen yolun değil, çeşitli renkleriyle fikirlerin ve güncel tartışmaların da bir bilançosu.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
iki dünya savaşı arasında ve Soğuk Savaş döneminde sol düşünce ve hare­ketlere karşı uygulanan baskılar ülke bütünlüğü ve devletin korunması gerekçesine bağla­namaz. Gerçekten o yıllarda bir avuç olan komünistlerden korkulmasını anlamak mümkün değildir. 1970’lerde bile, sendikal hareketin güçlenmesinden kaygı duyulması ilginçtir. Sol ve sağ terörün hızlanması, ordunun 1971’de dolaylı olarak yönetime el koymasını kolay­laştırmış, ayrıca anayasada değişiklikliklere gidilerek özgürlükler kısılmıştır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Tarikatların ve İslamcı grupların oluşturdukları ağların sınırları, onların yerel, hatta ulusal cemaatlerini çok aşmaktadır. Ortadoğu, yeni Orta Asya ülkeleri ve Batı Avrupa’daki Türk göçmen işçi topluluklarıyla uluslararası ilişkileri vardır. Mason­lar gibi bu örgütler de, üyelerine değişik olanaklar sunan paralel yapılar yaratarak onların ekonomik ve sosyal hareketliliğini kolaylaştırmaktadırlar
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Çeyrek Asırdır Değişen Bir Durum Yok Malesef!
Sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin derinleşmesine koşut olarak, temel kuramlarda yaşanan yozlaşma, bireyin devlete karşı duyduğu güvenin zedelenmesine yol açmaktadır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Yurttaşın temel kurumlara ve kuruluşlara güveni
Yurttaşın temel kurumlara ve kuruluşlara güveni azaldığı oranda siyasete ilgisi, yurttaşlık bi­lincinden çok siyasal iktidarın aracılığıyla belli çıkarlar ve maddi kazanımlar elde etmeğe yö­nelmektedir. Türkiye gerçeğinde, iyi yurttaşlığın, idealizmin bir işe varamadığı, üstelik insa­nın başını belaya soktuğu inancı yaygınlaşmaktadır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Sufi cemaatler yoksul öğrencilere yardım konusunda çok aktiftirler. Devletin de katkıda bu­lunduğu Kuran kurslarının finansmanında önemli bir rol oynarlar. Dini örgütlenmeler, ev­den uzak yaşayıp da özel ev kiralayacak parası olmayan, ya da öğrenci yurtlarında yer bula­mayan lise ve üniversite öğrencilerinin bu gereksinimlerini karşılamak için seferber olmuş­lardır. Öğrenciler için ücretsiz yurtlar işletmekte, yiyecek ve diğer harcamalarına katkıda bulunmaktadırlar. Bu konuda özellikle aktif iki örgüt olan Süleymancı ve Fethullahçıların her birinin, yüz binin üstünde öğrenciyi barındırdıkları söylenmektedir. Bunlardan birinci grubun yurtlarını toplumdan tecrit ettiği, buralarda İslamcı kural ve normlara tam uyumu dayattığı bildirilmektedir. Devlet liselerindeki öğrenciler, çoğu kez örgütlerde, iş dünya­sında ve devlet bürokrasisinde kilit mevkilere sızmak isteyen dini cemaatlerin önceliklerine göre, üniversitelerde belli alanlara yönlendirilmektedirler. Ayrıca, İslamcı eğilimli üniversi­te mezunlarına iş sağlanmakta, bazıları lisansüstü eğitim için yurtdışına gönderilmektedir.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Yerel Yönetimler
Yerel yönetimler Devletin aşırı merkeziyetçi yapısı ve yönetim anlayışı, yerel yönetimlerin güdük kalmasına yol açmıştır. Halkın kendi içinden seçerek kendi kendini yönettiği “yurttaş demokrasisi” açısından önemli bir konumda bulunan yerel yönetimler, merkezi yönetimin aşırı vesaye­tinden kurtulamadıkları gibi, yerel ölçekte de yeterince işlevsellik kazanamamışlardır. Yurt­taş, oturduğu, çalıştığı yörede bile kendini doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren ka­rarların alınma sürecinden uzak tutulmaktadır. Belediye başkanlarının vali gibi içişleri ba­kanlığı tarafından atandığı Tek Parti Dönemi’nin geride kalmasına karşın, seçmenler ken­di oylarıyla belirledikleri belediye başkan ve meclislerini seçim sandığı dışında denetleye­bilecek ve kendileri adına alınan kararları etkiliyebilecekleri bir yerel örgütlenme modelin­den yoksundurlar.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Dini faaliyetlerin başarısı artık mali kaynakların artırılmasına bağlı olduğundan, Sufi grup­lar çok çeşitli yerlerden elde edilen kaynakları bir havuzda birleştirmek için gitgide karma­şık ekonomik düzenlemelere girişmişlerdir. Bu kaynaklar bireylerin mütevazı bağışlarından, yerel ve uluslararası Müslüman şirketlerin, kurumların ve devletlerin, bu arada Avrupa’da­ ki göçmen Türk işçilerinin katkılarına ve kuşkusuz kamu kaynaklarından ustaca sızdırılan paralara kadar uzanmaktadır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Yurt­taşlığın somut uygulama okulu olması gereken belediyeler, çoğu zaman bir “dükalığa” dönüşerek, akrabalara, yakınlara, cemaatlere, partililere veya güçlü çıkar gruplarına, tarihi ya da doğal çevrenin korunmasını hiçe sayarak, arazi, konut, işyeri ve ticari rant sağlama aracı olarak çalışmaktadır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Türkiye’de kitlelerin sık sık dile getirdiği “Kurtar bizi Baba”, “Bize bir iyilik yap Baba” is­tekleri de herşeyin devletten, hükümetten beklenildiği ataerkil siyasal kültürün devamıdır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Hükümetler ve siyasal partiler gerek kırsal gerekse kentsel düzeyde yurttaşa, daha doğru­su seçmene şirin gözükmek ve desteğini almak için yıllardır “patronaj ilişkilerinin” yani popülist politikaların kolaylığından yararlanma yoluna gitmişler ve gitmektedirler. Her ke­sim kendisine sağlanan maddi çıkarlara göre hükümetleri değerlendirirken, hükümete “Peki, köylünün mahsulüne bu yüksek taban fiyatlarının, sanayiciye vergi indiriminin ma­liyetini hangi mali kaynaklarla karşılayabileceksiniz? Bu giderler toplumun öteki kesimle­rine fatura edilmiyor mu?” diye soran yurttaş sayısı çok sınırlıdır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
DİB...
1950 yılına kadar DİB’in çok küçük bir kadrosu vardı. İşlevleri Kuran’ın ve İslamiyet’in temel birkaç kaynağının yayımlanmasıyla sınırlıydı.Son 40 yılda DİB’nın çapı, faaliyet­leri ve sorumluluklarında çok büyük bir artış olmuştur: Personel sayısı 1950’lerdeki bir-iki binden 88.533’e yükselmiş, bürokratik yapısı on ikiden fazla bölüm ve çok sayıda daire ile son derece karmaşıklaşmış, devlet bütçesinden aldığı pay ise 1990 yılında yüzde 1,23 gi­bi bir orana ulaşmıştır. DİB’ndan Ankara’da merkezi bir örgütü, bütün il ve ilçelerde ye­ rel örgütleri, kontrol ettiği 68.675 camide ise 63.053 imam ve hatibi bulunmaktadır. Ancak daha da önemlisi, din görevlilerinin DİB’in sorumluluklarını yeniden tanımlayarak, etki alanını “inanç ve ibadet”ten, etik konularda ve dinin içeriğinin tanımlanmasında söz sahibi olacak biçimde genişletme çabaları olmuştur.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Ülkemizde sivil toplum...
ülkemizde sivil toplumun yeterince güçlü olmadığını ve yurttaşlık bilincindeki geliş­menin sınırlı kaldığını gözler önüne sermektedir. 2 Şubat 1997 tarihli Gazete Pazar'da ya­yımlanan bir çalışmaya göre, Türkiye’de yaklaşık 60 bin sivil toplum kuruluşu bulunmak­tadır. Bunun 50 bini - şube ve temsilcilikleri ile birlikte - dernek, üç bini vakıf, üç bini mes­lek odası ve birlik, bin kadarı da sendikadır. Bu sayılar kesin olmamakla birlikte, sadece derneklerin dağılımındaki oranlar bile yeterince aydınlatıcıdır: Yüzde 21 mahalle ve köy dernekleri, vüzde 20 cami yaptırma, yüzde 14 spor, yüzde 2 avcılık dernekleri. Gerisi ise “çeşitli” başlığı altında toplanmaktadır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Kronik enflasyon orta sınıfları eritirken, zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul oluyor. Sosyal devletin sundukları giderek azalır, gelir dağılımındaki adaletsizlik artarken, kara para ve rüşvetin dayanılmaz hafifliği ve “köşeyi dönmek” tutkusu vatandaş etiğini olumsuz yönde etkiliyor.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Türkiye’de yurttaşlık zor zanaattır,
Çünkü yurttaşlık okulu sayılabilecek yerel gönüllü ku­ruluşlara, günümüzdeki tanımıyla sivil toplum örgütlerine ve siyasal partilere üyelik oranı çok düşüktür. Dahası, bireyin tutum ve davranışlarında model alabileceği bu tür grup ve örgütlerin fikir, yönetim ve eylem yönünden yetersiz kaldıkları da bir gerçektir. Yurttaşın sadece özgür değil, aynı zamanda aktif olduğu postülasından hareket edildiğinde, siyasal katılımcılığın sadece seçimlerde oy kullanmakla sınırlı kalmaması gerektiği açıktır.
Tarih Vakfı Yayınları - İstanbul, Aralık 1998Kitabı okudu
Resim