Oldest 835 Satır Reviews
You can find Oldest 835 Satır quotes, oldest 835 Satır book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Pirayede Nazım olmak kitabını okuduktan sonra kütüphanemde olan nazımın ilk şiir kitabını okudum. Daha çok siyaset, vatan, millet, açlık, halk, birleşme konularını ele alan bir kitap. Jokond ve siamu hikayesinin derinine inince çok güzel olduğunu gösteren eşime teşekkür ederim burdan. Güneşi zaptedeceğiz güneşin zaptı yakın hala dillerde.
Nazım Okumak
Nazım Hikmet şiirindeki coşku ve rahatlık çok az şairde bulunur. Onu sınırlamak mümkün değil, büyük bir dünya şairidir. Evrenseli yakalayabilmiş, evrensel olabilmiştir. Son dönem şairlerinin kişisel buhranlarından, aşırı kişisel şiirlerinden o kadar sıkılmıştım ki Nazım Hikmet bir ilaç gibi geldi. Nazım bir Okyanustur. Onu okurken bütün dünyayı dolaşırsınız. Halkçıdır halk ozanıdır. Onun şiirinde acitasyona rastlanmaz. Sade ve yalın bir dille ve hiç kasılmadan korkmadan, kural kaide bilmeden yaramaz bir çocuk gibi kafasından ve yüreğinden geçenleri kağıda dökmüştür. Belki Nobel filan almamıştır ama Nobel'den daha büyük bir şairdir. Okuduğum için memnunum.
Nazım'ın ilk şiir kitabı 1928 tarihli Güneşi İçenlerin Türküsü'dür.
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!
Piyer Loti şiiri ilginç ötesi bilgilendirici. Şark hiç bu kadar net ortaya konmadı
Şark
üstünde çıplak
esirlerin
aç geberdiği toprak!
Mehmet Kaplan Şiir Tahlilleri eserine yer alan şiiri (Makinalaşmak ) oldukça hoş ses uyumu mükemmel. Resim ve devrimci ilişkisi Jokond ve Si ya hu
Berkley eleştirisi filozofik bir anlatım şiirsel müthiş tat.
835 satır okunmalı üzerine düşünülmeli.
835 Satır, Nazım Hikmet'in ilk yayımlanan şiir kitabıymış ve 1929 yılında basılmış. Benim okuduğum kitap ise Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan ve içinde '835 Satır' da dahil, daha önce ayrı ayrı yayımlanmış beş kitaptan oluşuyor. Bunlar;
1. 835 Satır (1929)
2. Jokond ile Si-Ya-U (1929)
3. Varan 3 (1930)
4. 1+1=1 (1930)
5. Sesini Kaybeden Şehir (1931)
Bütün şiirler 1930 yılı dahil 1920'li yıllarda yazılmış şiirler. Nazım Hikmet'in artık isminden bahsettirmeye başladığı yıllar. Türk Şiiri'nde yeni bir çığırın açılmaya başladığı ve bunun öncülüğünü Nazım Hikmet'in yaptığı yeni bir dönemdir artık. "Usta"nın ayak seslerinin duyulmaya başladığı o dönemi ben, Nazım Hikmet'in "kalfalık" dönemi olarak görüyorum. Her şiir-severin en azından okuması ve imkanı varsa kütüphanesinde bulundurması gereken bir şair Nazım Hikmet...
Bu kitap, Nazım'ın komünist kimliğini ve denizci geçmişini açıkça hissedeceğiniz 1930'lu yıllara kadar olan 5 şiir kitabını içeren bir kitap.
Kitapta dikkatimi çeken noktalardan biri Nazım'ın kitaplarında daha sonra çıkacak kitaplarının tanıtımını yapması. Örneğin Jakond ile Si-ya-u kitabını çıkarmadan önce bu şiirin bir kısmını 835 satır'da kısmen paylaşıyor ve bunu belirtiyor: "Jakond" isimli manzum romanın bir kısmından bir iki kroki.
Bir diğer husus bu kitap ile Mona Lisa tablosunun bir diğer adının Jakond olduğunu ve Nazım'ın Jakond'un da başrolde olduğu bir şiir kitabı yazdığını öğrenmiş oldum.
Sonuç olarak altını çizdiğim dizeler çok fazla olmasa da yine de zevkle okudum.
Keyifli okumalar dilerim.
Nazım Hikmet'in hayatının Vera ve Piraye'den ibaret olduğunu düşünenler için çok sıkıcı bir eser olacaktır. Ancak O'nun, şair kişiliğini ideolojik düşüncesiyle harmanlamasına hayran olan kişiler için gerçekten güzel bir eserdir.
Eserin ilk şiiri olan, Güneşi İçenlerin Türküsü'nde "kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlardan kurtulmak istediğini" anlatırken Salkımsöğüt'te ise "hayatın rüzgar kanatlı atlılar gibi geçtiğinden" bahsediyor. Ki bu tespiti yaparken, 26 yaşında genç bir şair...
Açların Gözbebekleri şiirinde ise, aç insanları kendi kaderine terk edenlere başkaldırıyor; "Otuz milyon aç bizim!" diyerek ülkesindeki, dünyasındaki açların acısını yüreğinde taşıyor.
Mukaddes Karın'da ise söz veriyor. Döğüşeceğinden bahsediyor, kendisi ya da sevdiklerinden dolayı değil, herkesin karnı doyana kadar döğüşeceğinden...
Sesini Kaybeden Şehir'de, İstanbul'da bir günlük eylem yapan taksilerin yokluğunda, boşalan İstanbul sokaklarının tenhalığından bahsediyor.
Cevap I, II ve III'te Türk edebiyatının bir şekilde tanınmış simalarına haklı olarak sert çıkışlar yapıyor...
Rusya dönüşü kaçak yollarla ülkeye girdiği için 2-3 gece tutuklu kaldığı Hopa Hapishanesinden bir kaç şiirle kitap sonlanıyor..
Nazım'ın gençliğini, içerisinde yeni yeni alevlenen düşüncelerini ve elbette üstün şairliğini görmek için ideal bir eser..