Herkese Merhabalar,
Ramazan da olsa kitabımızı okur, kritiğini de yaparız.
01 Haziran - Cuma akşamı saat 20:00'da Kozahan'ın içindeki Dürr-i Koza Restaurant'ta 14. kez toplanıyoruz.
durrikoza.com.tr
Ramazan ayında olduğumuz için oruç tutana iftar - tutmayana akşam yemeği şeklinde yemekli bir organizasyon olacak.
Menü
Takvim 1 Haziran'ı gösterirken iftar saatine dakikalar kala Dürr-i Koza insan seslerinin harmanıyla ihya oldu. Vakit geldi, çattı ve ezanın ardından sohbet eşliğinde iftarımızı yapmaya koyulduk.
i.hizliresim.com/RDbZrj.png
Tatlı faslını geçtikten sonra
Sıcak kahvelerimizi içtikten sonra Aynalı Baba kulübesinden uzun bir ney çıkardı. Hafif ve hoş bir şekilde çalmaya başladı. Bu ses bana, mezarlığın gizemli sessizliğiyle birleştiğinde, anlamını veremediğim garip bir zevk veriyordu. Yüreğimden bazen hüzün taşıyan, bazen sevinçli ahlar çıkaracak kadar gittikçe şiddetlenen bu tuhaf zevkte, kahvenin de tesiri vardı. Kendimde acayip değişiklikler hissediyordum. Sanki taşımaya mahkûm olduğum ağır bir yük üzerimden alınmıştı. Kendimde büyük bir hafiflik duyuyordum. Aynalı Baba, ney ile taksimini bitirdikten sonra hafif, tok ve kalın bir sesle okumaya ve sonradan ney ile çalmaya başladı.
Okuyordu:
Bu kötü dünyaya ibretle bak, ey can!
Gafleti eyle heba, gerçek değildir meydan.
Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han?
Sad-hezar ömrü sürur ile geçir sen bir an
Ne güle, bülbüle baki, a gözüm bağ-ı cihan.
Kime yar oldu, istediğince felek-i devr-i zaman.