İnsan, kendini dil kuramlarına, kurgu ve yanılsama kuramlarına adıyor; bir de aptalca fantazilere. Birden son bölümleri olmayan bir kitap olduğumuzu düşlemek gibi; insan hep o tamamlanmamış son sayfada kalır.
Kitaplar bana yazıda hakikati takdir etmeyi ve hakikati istemeyi öğretmediyse, bütün yaşamım boşa geçmiş demektir. Bu nedenle, en son yapmak isteyeceğim şey kendimi olduğumdan daha farklı biri gibi sunmak olurdu.
Yaşadığı güne geri dönüp baktığında epey keyif aldığını düşündü; öylesine yoğun ve denli sade; yeni deneyimlerle öylesine yüklü ve bir o kadar da ilkel, atalarımıza yakın, zamandan firari.
İnsan teninin yumuşak pragmatizmi, insan yapımı olsun, ilahi olsun, hiçbir muammanın alçaltamayacağı ya da azaltamayacağı bir şiirsellik taşır; aslında tek yaptığı şey, neden olmak, sonra yürüyüp gitmektir.