Değişik bir kitaptı. Bu yazar her şeyi yarım birakiyor ya da yarım birakilmis hissi ile hikaye sonunda siz kalakaliyorsunuz diyelim. Bu kitabında birden fazla hikaye var. İlk hikaye abanoz kule dikkat çekici ve ben ilk bakarken kitaba, kitapta tek bir olay örgüsünün olduğunu düşünmüstum. İlk hikaye çok sarmıyor ama yazarın dili güzel ve olaylardan çok olayların yasandigi ya da daha doğrusu hikayenin anlatıldığı yer dikkat çekici. Yeşilin mavinin bir arada olduğu medeniyetten uzak ve dingin bir yer. Olay örgüsü zaten çok iç açıcı ve sürükleyici değil. Eliuc isimli hikaye eski dönem prenses hikayeleri gibi ve o da sarsıcı ya da sürükleyici değildi. Üçüncü hikaye zavallı Koko idi ve bence konusu iyiydi. Misafir olduğunuz ve evde sizden baska kimsenin olmadigi medeniyetten uzak bir yerdeki eve hırsız girerse ne olur düşüncesi ile yazilmis. Bu olay örgüsün
deki dil de çok sürükleyiciydi. Sonu biraz vasat bitse de güzeldi. Sonraki hikaye muamma idi ve ben bu hikayeyi ve anlatilisini çok beğendim. Sonunun belirsizliği, yazarın hikayenin nasıl olduğunu ve nasıl bittiğini bilmediği düşüncesinin aktarilmasi bile güzeldi. En son bulut vardı. Bu hikayeyi pek sevmedim. Çok belirsizdi her şey, kızın garip tavırları beni bunalttı. Ama genel olarak kitap idare ederdi. Tabi yazarın okuduğum diğer kitaplarına göre biraz vasatti, ama bu yazarı sevdiğim için okumadığım eserlerini de okumayı hala düşünüyorum. O yüzden teşekkürler fowles, hoş geldin yeni kitap