Görevi gereği Türkmenistan da bulunmuş olan yazar, sosyalist sistemden etkilenmiş olacak ki, İslam'ı sosyalist bir sistemi uyarlamaya çalışmış. Halbuki sosyalist sistem ile İslam iki zıt kutuptur. İslam ganimet elde etmek için soygun yöntemini meşru yapmıştır. Yani emeği ile kazanan insanların malına, mülküne, karısına, kızına el koymayı meşru yapmıştır. Sosyalist sistemde ise emeğe saygı esastır. Sosyalist sistem iyi hayat fikrini doğaüstü yaldız ve şaşaasından sıyırıp, onun sadece mutlu bir seçkinler tabakası tarafından elde edilebilecek bir şey değil, yeryüzündeki gündelik işlerinin arkasında koşan sıradan insanların yaşantısında olması gereken en doğal hakkı olduğunu gösterir. Bu temel üzerinde toplumsal üretimi planlamak ve herkese sağlanabilecek mal ve hizmetlerin miktarını artırmak ve niteliğini iyileştirmek ve aynı zamanda, teknolojinin ve bilimin ilerlemesiyle, yavaş yavaş her çalışan için zorunlu iş gücünü kısaltma ve doğa ile ilişkilerinin insanlara yüklediği çalışma zorunluluğunun bir yük olmaktan çıkarılıp bir zevk olmasını sağlama olanağının olduğunu bilir. Eşitsizliği meşru yapmak için ortaya atılan Tanrı modellerinin aracılığına karşı olan sosyalist sistem, başta eşitlik duygumuz olmak üzere, yönetilenler, aldatılanlar, sömürülenler ve dışlananlarla birlik olarak, eşitlik adına sömürüyü, aldatılmışlığı, dışlanmışlığı ve yönetilmeyi ortadan kaldırmayı onurlu bir mücadele olarak görür.
