ABD'nin kuruluş aşamasından günümüze, hatta yüzyılımıza gelinceye değin işlediği savaş suçlarını, katliamları, soykırımları biliyoruz. 1900'lü yıllardan bugüne kadar yaptıkları ise öyle veya böyle hep kendini dünya kamuoyuna haklı çıkartacak sebeplerin arkasına saklanarak yaptığı şımarık ve ukala kıtanın narsist çocuğu izlenimini veriyor.
Ruslara gözdağı vermek için Japonya'ya atılan atom bombaları, Japonlar'ın (ne yapılmış olunursa olunsun) insan sınıfından ayrı bir çeşit "yaratık" gibi görülerek bu atom bombası projesinin haklı gösterilmeye çalışılması, Nazileri aratmayacak Filipinli katliamları okurken bile kanınızın donmasına neden oluyor. Beceriksiz ve megaloman başkanların adını insanlık tarihine kana bulanmış katran karası harflerle yazdırdığı bir destan okuduğumuz. İnsanlığın en çirkin yüzlerinden birisi bazen Endonezya'da, Vietnam'da, Kamboçya'da, bazen Afrika'da, bazen Güney, Orta veya Kuzey Amerika'da karşınıza çıkıyor. Ve maskenin altındaki yüz hep bir Amerikan askeri olarak sırıtıyor bütün iğrençliği ve gaddarlığıyla. Ve maskeyi o yüze takan elin ismi bazen Eisenhover, bazen Truman, Johnson, Bush, Wilson oluyor. Ama zihniyet hiç değişmiyor. Böl, sömür, yok et. İnsanlığın imha ve asimilasyonunun belgeseli niteliğinde bir kitabın sayfaları arasında isyan, kızgınlık ve utanca gark oluyorsunuz kendi insanlığınızdan....