Bayram tatili, gezi, seyahat derken biraz uzun sürdü bu okuma. Ancak tren yolculuğunda bitirmek oldukça keyifli ve farklı bir deneyim oldu :)
Kitapta hâl edildikten sonra intihar süsü verilmek maksadıyla bilekleri kesilerek şehid edilen Sultan Abdulaziz Han'ın hayatı Sultan 3. Selim döneminde kurulan bir teşkilat ile ilişkilendirilerek Sultan 2. Abdülhamid Han'a bağlanıp sonlanıyor. Aynı zamanda pehlivan olan Sultan Abdulaziz Han'a, ailesine ve devlet-i aliyyeye reva görülenlerin hüzünlü hikayesini okumak isteyenlerin istifadesine sunulur...
Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin
Tenlerde vü canlarda nihan hep sen imişsin
Bu cihan içre senden nişan ister idim ben
Ahir bunu bildim ki cihan hep sen imişsin
Molla Cami
Amcam Selim Han ve babamdan beri kafasında ihtilal fikri taşımayan devlet adamlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Ne acı... Elbirliği etmiş gibi devleti kurtarmak için birbirimizi yerken batıracağız.
Bi huzurum nale-i mürg-i dil-i divaneden
Fark olunmaz cism-i bimarım bozulmuş laneden
Bunca derdi mihnete katlandığım aya neden
Terk-i can etsem de kurtulsam şu mihnethaneden
Abdülaziz
Aziz, bu uzun susma anına dudaklarından dökülen Mevlânâ'nın mısralarıyla son verdi.
“Her gün bir yerden geçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.”