Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2

Mustafa Armağan

Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 Sözleri ve Alıntıları

Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 sözleri ve alıntılarını, Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 kitap alıntılarını, Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Reklam
Bediüzzaman Said Nursi (Mekanı Cennet Olsun)
. ''Kur'an sönmez ve söndürülemez bir güneş hükmünde olduğunu ben bu dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!'' .
Sayfa 180Kitabı okudu
Sultan Abdülhamid Han
Kalbimde yalnız Allah korkusu vardır. Başka bir şeyden korku duymam. Bir hadise olmadan evvel onu önlemek için telaş ederim. Ama tehlikenin içinde bulunduğumu hissedersem icabında ateşe atılmaktan bile çekinmem.
Sayfa 105Kitabı okudu
William Ewart Gladstone (Ateşi bol olsun :)
Bu kitap Müslümanların elinde kaldıkça İngilizler hiçbir zaman onlara hakim olamayacaklardır. Yegane çözüm, Müslümanları Kur'an'dan uzaklaştırmaktır.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Sultan Abdulhamid İçki İçmezdi
Șadiye Osmanoğlu (kızı) Babam içki içmez, içenleri hoş görmezdi. Saraya sokulmasını da yasak etmişti. Dindar, Allah'ına bağlı, büyük bir Müslüman idi. Abdestsiz yere basmazdı. Ayşe Osmanoğlu (kızı) Babam doğru ve tam dini itikada sahip bir Müslüman'dan başka bir şey değildir. Beş vakit namazını kılar, Kur'ân-ı Kerim okurdu. Herkesin namaz kılmasını, camilere devam edilmesini çok isterdi. Sarayın hususi bahçesinde beş vakit Ezán- Muhammedi okunurdu. Celaleddin Velora Paşa (Avlonyalı Ferid Paşa'nın oğlu) Az yer, içki içmez, kumar oynamaz, ibadetinde kusur göstermezdi. Çok defa; "Boş olan bu hayatı, Tanrı'ya teşekkür için ibadetle geçirmek gerekir." derdi. Semih Mümtaz (Reşid Mümtaz Paşa'nın oğlu) Şehzadeliğinde bilhassa açıklıklarda yemek yemeyi tercih eder, bu gibi âlemlerin içkisiz eğlencelerine iltifat eylerdi.
Sayfa 319 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
İttihatçıların Tutarsızlığı
İttihatçıların en büyük tutarsızlığı, iddiaları ile eylemleri arasındaki kapatılmaz mesafedir. Meşrutiyet'i ve dolayısıyla Hürriyet'i getireceğiz diye yola çıkıp en katı diktatörlüğün altına imza atanların, basını sansür belasından kurtaracaklarını söyleyip gazetecileri vurduranların, Abdülhamid'in gençlerin boyunlarına taş bağlatıp denize attırdığı yalanını uyduranların, ellerine geçen ilk fırsatta meydanlara idam sehpalarını dizmelerinden söz ediyoruz. Velhasıl ülkeyi kurtaracakları tantanası ve iddiasıyla, üstelik oluk oluk kan dökerek iktidara gelip, arkasından da kanlı "baskın"lar düzenleyerek bütün iktidarı avucuna alıp ülkeyi ve yüz binlerce genç vatan evladının hayatını gözünü kırpmadan feda ettikten sonra 'Ne yapalım, vatanı kurtarmayı beceremedik' diyerek gözyaşları içinde yurt dışına kaçmalarını tarih mutlaka yargılayacaktır.
Sayfa 292 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
(...) Doğu için ümit ışığı vardır ve bu ümit ışığı Batı tarzı pabuçlar giymede ve yerli Hıristiyanların kötü davranışlarını benimsemede değil, fakat kendi milli varlığının şuuruna varacak güce ve kişiliğe sahip olacak kadar bilgiyle donanmış bu cesur, yabani ve yiğit kavimlerin kendilerinde olacaktır.
Osmanlı mutlakiyetinde basın, hükümetin istemediğini yazamazdı. TC'nin Tek Partili zamanında ise basın hükümetin istediklerini yazdı. Mete Tunçay
Sayfa 301 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Reklam
Enver Paşa'nın Marifeti (!)
... Hareket Ordusu şehre girmiş ve elinde cephane bulunan Avcı Taburları ile kıyasıya bir çarpışma başlamıştır. Taşkışla topa tutulmuş, binanın kimi katları yıkılmıştır. Derken Binbaşı Enver Paşa (o sırada henüz bey) görünür kapida. Yanında namlı Bulgar eşkiya Sandinski vardır. Albay İsmail Hakkı Bey, astı olan Enver Bey tarafından Bulgar eşkıyalarının yanında tokatlanır. Albay da yüzüne tükürür Enver'in. Düşmanların yanında bir Türk askerine yaptığı bu hakareti "Seni utanmaz alçak" diye iade eder. Tabii sonu kurşuna dizilerek katledilmek olur bu şerefli askerin. Ardından Sandinski'ye döner ve 'Hak etmedi mi?' diye sorar Enver Bey. Sonra da isyan eden Avcı askerlerini süngületip öldürtür. Şimdi yıkılan Divan Oteli'nin yerinde bulunan Surp Agop Ermeni mezarlığına açılan çukurlara Mustafa Turan ve arkadaşlarına silah zoruyla kazdırılan çukurlara gömülürler." (Enver Paşa'yı kahraman ilan edenler bu tür sahneleri iyi okusunlar!) Ardından Yıldız Sarayı yağması başlar. Yine Sandinski, yine Enver vardır sahnede. Bulgar eşkıyası yağma eder sarayı. Yine de cemiyeti rahata erdirecek hazineyi bulamamışlardır. Zenci Haremağası Cevher Ağa hazinenin yerini söylemez. Velinimetime ihanet edemem, der. İşkencelere rağmen konuşmaz. Ve sonunda o da darağacını boylar. İkinci Musahip Nadir Ağa sıkıştırılınca hazinenin yerini söylemek zorunda kalır. Sonrasını biliyorsunuz zaten. Abdülhamid'siz geçen yüz yıl...
Sayfa 283 - Timaș Yayınları, 5. Baskı (2011)Kitabı okudu
Theodor Herzl
“Bir fikir iyi ve haklı ise muhakkak galip gelecektir.”
Sayfa 176 - Timaş Yayınları
Namaz kılıyorum evladım. Beş vakit namaz beni hem Allah'ıma yaklaştırıyor, hem de sıhhat kazandırıyor. Namazdan iyi hareket olur mu?
GÜZEL BİR DEYİM !
" Okurlarım sık sık neden bir Osmanlı tarihi yazmadığımı sorarlar.İçimden " Şeytan kovalamaktan salavat getirmeye vakit kalmıyor ki ! " demek geçiyordu ya , bir türlü diyemiyordum.
Sayfa 330
448 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.