En Eski Abide Şahsiyetler kitaplarını, en eski Abide Şahsiyetler sözleri ve alıntılarını, en eski Abide Şahsiyetler yazarlarını, en eski Abide Şahsiyetler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ama Galip Dede ile şiir, İsmail Dede ile mûsikî, ecdâd ve san'at mirasının son mirasını ilân ededursun, Üçüncü Selim devrinde inhitat, bir gerçekti. Memleket siyâsi, idâri, askerî bozgunlar ve buhranlar içinde başının derdine düşmüş bulunurken, bünyece de, ruhça da delik deşik olmuş bir cemiyet, İsmail Dede gibi bir ganimeti nasıl ele geçirmişti? Acaba bu mûcize, bir ölüm hastasının son hayat hamlesi, sönmek üzere olan meş'alenin ânî parlayışı gibi bir şey miydi?
Yoksa Dede'nin duyup duyurdukları, bir yıprannmış medeniyet bakiyesi değil de, sadece kendi iç ikliminin, derviş gönlünün düzenli, vecdli ve hikmetli sesi miydi?
Âşikar ki derviş kişi, bir iç saltanâtın üslûp ve nizamını cemiyete nakletmekle vazifeli insandı. Kâh hâl, kâh kâl, kâh vecd, kâh îmân, kâh hikmet ve irfan yoluyla olan bu intikal, çoğu defa san'at tarîkini ihtiyar ederdi.
İşte Dede de, hayat çilelerini kendinden ziyâde başkaları hesâbına çeken her büyük insan gibi, kanlı kılıçla hizaya gelmeyen kütleleri, ruhunun kemâl ve cemâlinden sızan bir anlaşılmaz şevk ve heyecanın sıcaklığı ile yumuşatan lâhuti bir ses ve nefesin tâ kendisi idi.
Gerçekten de Şark için bir mânevî kontrol ve disiplin verici mürebbî arayıp bulmak ve önünde diz çökmek, deve yükü kitap okumaktan daha faydalı ve lüzumludur.