Kendimi bir kez daha sana bağlayacağıma, anılarını bir taşa bağlar, denize atardım. Hiçlik için, boşluk için yalvara yakara dua ederdim fakat yalvarabileceğim kimse yok. Bildiğim tek Tanrı sensin.
Babam ilk kaybolduğunda ve cesedi bulunduktan sonra Mara’yla bu durumu konuştuğumuzu hatırlıyordum. Kollarını belime dolayıp çenesini göğsüme yaslamıştı. “Çok üzgünüm,” demişti sonra. İşte o zaman şüphelenmeye başlamalıydım.
“İnsanlar genellikle ne olduklarıyla değil, ne olmadıklarıyla tanımlanırlar,” dedi Profesör. “Bir insanın ne istediğini öğrenirsen geleceğini çizebilirsin.”
Bu mektubu gönderebileceğim bir adres, eline geçmesini istediğine inanacak bir nedenim yok. Ateşi harlamak için bu kelimeleri yazıya dökerken geceyi arkamda hissedebiliyorum. Sen kanıtlayacak bir şeyin olduğu için yazmıştın. Bense konuşmak zorunda olduğum fakat dinleyecek kimse kalmadığı için yazıyorum.
Hâlâ seni seven,
Noah