Yıllar önce okumuştum, sırasıyla okumamıştım o yüzden Körbakış kitabını okuyunca tekrar okuyayım dedim ama resmen kabus oldu. Çevirisinde kesinlikle bir gariplik vardı. Sahaflardan ikinci el aldım, ya ben korsan kitaba denk geldim ya da gerçekten kitap böyle. Körbakış kitabı da aynı çevirmenin çevirisi ama çok sık tekrarlanan "hanfendi" kelimesi aşırı antipatik geldi bana. Özellikle noktalama işaretlerinin yanlış kullanımı da aşırı rahatsız etti beni. İşkenceye dönüştü resmen.
Buz pateni etkinliğinde buluşan Sara ve Jeffrey ilişkisi, Jenny'nin otoparkta bir adama silah doğrultması ve Jenny'nin ölümü ile sonuçlanan olayla kabusa dönüşür. Ölen bebek kime aittir, Jenny kimlere bulaşmıştır soruları ile karmaşık bir vakaya dönüşür. Din, tarikat, taciz, istismar,polisiye ve özel hayatlarin karışımından oluşan ağır bir konu. Polisiye açısından güzel fakat, Hem Sara ve Jeffrey hem de Lena'nın özel hayatlarına çok fazla yer verildiğinden dolayı kopmalar olmuyor değil. Konu güzel ama çeviri beni mahvetti.
Nick, Dave Fine'ın suratını asarak oturduğu arabaya bir göz attı. "Bu sıcakta arabada bir köpek, bile bırakmadım." dedi.
"Mark-"
"Git anneme yardım et!" diye bağırdı Mark. Kitaptaki cümleler bu şekilde, o yüzden söylenecek çok fazla birşey yok :(((