Blecher, nesnelere ve maddesel dünyaya çok farklı yaklaşan, varoluşsal sancılar çeken ve kendi zihnine hapsolmuş bir gencin -kendisinin- hezeyan ve esrimelerini son derece şiirsel bir dille anlatmış. Omurilik veremine yakalanarak 28 yaşında hayata veda eden Blecher'ın kendi anılarından yola çıkarak yazdığı eserin karamsar olmasının yanında muazzam bir akıcılığı ve şiirselliği var. Özellikle betimleme ve benzetmeleri oldukça özgündü. Birçok cümlenin altını hayranlıkla çizdim. Eğer daha uzun bir ömrü olsaydı Blecher bugün adını herkese duyurmuş bir yazar olabilirdi. Diğer yandan 1938'de ölmesi ve yatağa bağımlıyken 2.Dünya Savaşı'nın acımasızlığına maruz kalmaması da bir şans olarak görülebilir.