Acının Kaynakları

Salman Akhtar

Öne Çıkan Acının Kaynakları Gönderileri

Öne Çıkan Acının Kaynakları kitaplarını, öne çıkan Acının Kaynakları sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Acının Kaynakları yazarlarını, öne çıkan Acının Kaynakları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İkinci Bölüm: Açgözlülük
Patolojik kumar oynama davranışı da, kısmen de olsa, açgözlülük kaynaklıdır. Bu konuyu başka bir yerde (Akhtar, 2009) tartışırken, şöyle bir gözlemim olmuştu: (...) harcanılan miktar (loto biletleri, rulet, at yarışı oynama) ile arzulanan ödül (binlerce, milyonlarca dolar) arasındaki orantısızlık, kişide kazanmak üzere olduğu şeyin bedavaya geldiği yanılsamasını yaratır. Bunun cazibesi çok güçlüdür çünkü hiçbir şey vermeden bir şeyler almaya yönelik o çocuksu arzuyu karşılar. Ne de olsa, kişi ancak bebekken ve çocukken bedava şeyler (somut veya duygusal) alır; hayatın o dönemi bittikten sonra ise her tür maddi edinimin ve hatta sevginin, saygının kazanılması gerekir. Kumar, "doğa ana”dan cömert bir hediye, talih kuşu gibi vaatleriyle bir anlamda yeniden kafası rahat bir çocuk olma olasılığını yaratır. Bir yandan da kazanma olasılığının minicik olduğu gerçeği (önbilinçte bilinen bir gerçek) kişinin kendisini mazoşistçe cezalandırmasına zemin hazırlar; başarıya erişmek için hakkaniyetli olmayan ve çaba gerektirmeyen bir yola başvurmuş olmanın getirdiği suçluluk duygusu da (bilinçdışında Oidipal bariyerin aşılmasıyla eş tutulur ki bu da nesiller arası sınırlara ve dolayısıyla da zamana saygı duyulmasını gerektirir) böylelikle hafifler. (s. 75, italikler orijinal metindeki haliyle).
Birinci Bölüm: Korku
Korku, önyargıda da önemli bir rol oynar. Kişinin kendisinden farklı olanlara karşı yavan bir kayıtsızlık veya kaçınma sergilemesi ile sonuçlanan "zihinleşmemiş zenofobi” (Akhtar, 2007c) buradaki meşhur buzdağının sadece görünen kısmıdır. Saldırganlığı dışsallaştırmaya ve paranoyayı “tehdit altındaki kimlik için ruhsal bir vitamin, sahici bir içsel konuşmanın doğurduğu acıya karşı güçlü bir sakinleştirici” (a.g.e., s. 17) olarak kullanmaya duyulan iflah olmaz ihtiyaç, korkutucu dış figürlerin yaratılmasıyla sonuçlanır. Azınlıklar genellikle “kullanışlı yansıtma hazneleri" (Volkan, 1988) olduğundan, her tür dehşet ve tehlikenin kaynağı olarak görülürler. Siyahiler, eşcinseller ve Müslümanlar sık sık düşmancıl yansıtmanın hedefi haline gelirler ve dolayısıyla da birer korku nesnesi olurlar; bu da ayrımcılığı ve önyargıyı ussallaştırmak için kullanılır. Karizmatik fakat paranoyak liderlerin büyüleyici nefret söylemleri, ötekinin taşıdığı hayalî tehlikeleri iyice alevlendirir ve şiddet içerikli zalimce eylemlerin önünü açar. Korku ile siyasetin bu kadar iç içe geçmiş olmasına şaşmamalı.
Reklam
.... bazı yaratıcı faaliyetlerin aslında ‘sözde yüceltici’ (Kernberg, 1975) olduğunu, yani zafer, şöhret, ölümsüzlük elde etmek amacıyla yapıldığını görmezden gelmiş olmuyor muyuz?
..Çoğu "haksızlık koleksiyoncusu" başkalarını ısrarla hatalı veya kabahatli olarak resmetmelerinin altında kendi saldırganlıklarına ilişkin suçluluk duygularının ağır yükünü taşır. Toplumsal açıdan, siyasi liderlerin kendi halklarının sorunları için "dış mihrakları" suç- lamasının ve kendi paylarını görmezden gelmesinin sebebi de bu mekanizmadır.
Sayfa 84
Üçüncü Bölüm:Suçluluk
Ebeveynlerin tetiklediği suçluluğun bir benzerine, daha iyi bir tabir aklımıza gelmediğinden, “ödünç suçluluk” diyebiliriz. Bu, büyümekte olan çocuğun, ebeveyninin kendisine yönelik hatalı davranışlarının suçunu üstlenerek onlari temize çıkarmasıyla ilişkilidir. Fairbairn'in (1950) “ahlaki savunma” adını verdiği bu gelişmenin iki kaynağı vardır: (i) çocuğun, ebeveynlerin bağımsız saiklerinin farkına varmadan önceki benlik-merkezli algısı ve (ii) çocuğun bir şeylerin iyileşeceği umudunu kısmen de olsa koruma çabası. Başka bir deyişle, eğer çocuk kendisine ebeveyninin “kötü” olduğunu hissetme izni verirse, durum tahammül edilemez hâle gelecektir çünkü çocuğun gidecek başka yeri, sevgi arayacak başka kimsesi yoktur. Oysa “kötü” olanın kendisi olduğunu hissettiğinde, daha iyi davrandığı takdirde ebeveyninin ona nazik yaklaşacağını ve ona kötü muamele etmekten vazgeçeceğini ümit edebilir.
Birinci Bölüm: Korku
Büyük gruplarda korkular uyandırmak ve bu korkuları alevlendirmek, narsisist ve paranoyak eğilimleri olan siyasi liderlerin en sevdikleri stratejidir (Volkan, 1997). Hitler'in Yahudileri Avrupa ekonomisine tehdit ilan etmesi, Slobodan Milo evi’in Sırplara aralarında aslında bazı Türkler olduğunu fesatça hatırlatması ve Araplardan İsraillilere yönelik veya tam tersi yöndeki daimi ölümcül saldırı tehdidi... Hepsi, siyasette elini güçlendirmek için kullanılan korku salma taktiklerine örnek teşkil eder. Bu tür durumlarda korku, nefret edilen ötekileri baskı altına almak, bazı haklarından mahrum bırakmak ve hatta katliama tabi tutmak için bir fırsat haline gelir.
Reklam
160 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.