Açlığın Sofrasında

Muhsin Kızılkaya
7/10
3 Kişi
13
Okunma
2
Beğeni
680
Görüntülenme
Yeryüzünde vuku bulmuş ne kadar tatsız, ne kadar can acıtıcı, ne kadar yürek yakıcı hadise varsa meğerse hepsi yemek yüzünden çıkmış. Her türlü savaşın, her türlü kavganın temelinde ekmek davası yatar çünkü. Toprağın bu kadar kutsal bir şey olması, hatta insanoğlunun üzerinde yaşadığı tapulu mülküne vatan adını vermesinin temelinde de bu karın doyurma dürtüsü yatar. Toprak besin verir, besin karın doyurur, doymuş insan mutludur, açlık ise beladır. Ondan olsa gerek Albert Camus, İnsan aç kalmayagörsün, inançlarını bile yer, demiş. Çocukken soğuk kış gecelerinde, soba ateşinin etrafına kurulup dinlediği hikâyeler, masallar, destanlar, belleğinde yer ederken, öykünün bir yerine sızmış olan yemek bahsinin hep özel bir yeri olmuş Muhsin Kızılkaya için. Kulağına çalınan onca kan, gözyaşı ve acının arasından, buram buram yemek kokuları dolmuş burnuna... O hiç var olmayan yemeklerin tadı kalmış damağında. Açlığın Sofrasında, bizi düğünlerden alıp mir konaklarına götürüyor, beylerin şölen gibi sofralarından kaldırıp bir içli köftenin insanın başına neler açtığını gösteriyor. Kulağına dolanlara dengbêj olup ses veren Muhsin Kızılkaya, ecinnilerden Nasturilere uzanan türlü hikâyeler anlatıyor ve diyor ki: Hikâyeler pek iştah açıcı değilse bile, insanoğlunun birbirini yerken pek iştahlı olduğuna bir kanıt gibidir hepsi. Buyrun sofraya!
Yazar:
Muhsin Kızılkaya
Muhsin Kızılkaya
Tahmini Okuma Süresi: 6 sa. 46 dk.Sayfa Sayısı: 239Basım Tarihi: Haziran 2011Yayınevi: İletişim Yayıncılık
ISBN: 9789750509117Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Henüz kayıt yok
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.