Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.32
Low Rated Ada Reviews
You can find Low Rated Ada quotes, low rated Ada book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.5Out of 10
Cesur Yeni Dünya' yı çok beğenerek okumanın hevesiyle aldığım ama hayal kırıklığı yaşadığım kitap. Huxley'nin ütopyası ideal toplumu anlatıyor anlatmasına ama orada bile insandaki yıkıcılığı vurguluyor. Meraklısına...
Konu oldukça ağır ilerliyor, okurken beni baya yoran bir kitap oldu. Yine de tavsiye edilebilecek nitelikte, zaman zaman yarıda bırakmak istediğim ama yinede sonunu merak ettirdiği bir roman oldu
314 syf.
5/10 puan verdi
Öncelikle bu kitap beni, Cesur Yeni Dünya kadar içine çekip sarsmadı. Cesur Yeni Dünya'yı bir günde nefessiz okumuştum.. Bu kitapta, Cesur Yeni Dünya hazzını alamama sebebimin, Budizm ve doğu dinleri hakkındaki ilgisizliğim ve bilgisizliğim olduğunu düşünüyorum. Kitap çoğu kısımda Budizm'in bakış açısıyla dünyayı ve insanları yorumluyor, Budizmi aktif olarak işliyor. Özellikle "Ada"nın hikayesini, "Ada"nın yaşam ve kültür hayatını, eğitim sistemini öğrenirken bunu çok yoğun hissediyorsunuz. Dediğim gibi, benim Budizm hakkında pek fazla, hatta neredeyse hiç bilgim olmadığından, kitabın bazı yerleri çok havada kaldı ve sıkıldım. Sonuçta büyük bir kavram bilgisi gerekiyor kitabın bakış açısını yakalayabilmek için. Her ne kadar kelimeler Türkçeleştirilmiş olsa da, bu kelimelerin ifade ettiği dinsel anlam, okunulan ve anlaşılandan öte oluyor. Bir de, yabancı kaynaklı eserlerde genel olarak Hristiyanlıktan ve Batı kültüründen kaynaklı kişilere, olaylara, ifadelere çok yer verildiği için, kitabı anlayabilmek maksadıyla sıklıkla sözlük kullanmam gerekti. Bu da hızımı düşürdü, ilgimi azalttı. Ama eğer Budizm ve Hristiyanlık hakkında bilginiz varsa, Batı kültürü ve kişilerine ilgiliyseniz keyifle okuyabileceğiniz bir kitap olabilir. Yazarın hayal ve yorumlama gücü, çıkarımları, dünyaya ve eylemlere yüklediği anlam her zamanki gibi oldukça vurucu çünkü..
budizm ağırlıklı bir kitap
Cesur yeni dünyayı beğendiğim için okumuştum ancak kitap çok fazla bilgiyle boğulduğu için bir süre sonra sıkıldım. Çünkü ben budizmin pratiğiyle ilgili bir kitapla karşılacağımı hayal edememiştim, elbet bahsi geçiyordu ancak kitabın çok büyük bir kısmı gerçek budizm ritüellerinden oluşuyordu. Sadece adanın sonuna ne olacağını merak ettiğim için okumayı sürdürdüm hatta birkaç sayfa atladım. Bir yerden sonra bilgiler beni boğdu, adadaki herkesin fazla bilinçli olması biraz gerçekdışı geldi yine de kitabın geri kalan kısımlarıyla ilgili özellikle adanın politik sorunlarından dersler çıkardım.
Ada'da, yazar, Endonezya takımadaları yöresinde, gerçek haritalarda olmayan düşsel bir adayi yani Pala'yı anlatır. Pala'da çizilen düş ülkede, toplumun bireyleri, mutluluğa bilimsel bir güdümle koşullanmış değillerdir. Mutlulukları alabildiğine özgürlüğe dayanan Pala toplumu, dış dünyaya kapalı bir toplum olsa da eğitim konusunda , dünya devletlerinden farklı bir eğitım sistemiyle, teknolojik olarak gerekmeyen bilgiler yerine mutlulukları için gerekenleri öğrenmek üzerine kurulmuştur. Pala'daki petrol, altın ve bakır kaynakları komşu devletlerin iştahını fazlasıyla kabarttığı için, bu ülkedeki kaynakları ele geçirmenin yolunun , Pala halkını teknoloji ile tanıştırmak ve tüketim toplumuna dönüştürmekten geçeceğini bildikleri için yeni başa geçicek Raca'dan başlayarak işe girişirler...
Günümüz dünyasında kuvvetli devletlerin, var olan kaynakları kullanmak için mutlu toplumlara nasıl müdahale edip, onları sömürdükleri ve fakirleştirdiklerini rahatlıkla görebiliyoruz. Kitapta anlatılanlar ise, bu mutlu toplumun nasıl kurulduğu ve korunmaya çalışıldığını anlatıyor. Keşke böyle bir ada olsa ve ben de orada yaşasam dedim kitabı okurken. Bakalım siz de aynı şeyi düşünücekmisiniz. Keyifli okumalar..
Edebiyatta ada temasını işlemiş, güzel romanlardan biri..Modern denilen fakat kokuşmuş dünyaya bir başkaldırı, bir sistem önermesi yapılmış..
Adaya ajan olarak giden ölü sevici (gazeteci) Will Farnaby tanışma ve bilgi alma sürecinde adayı düşünce ve işleyiş sistemi olarak ilgi çekici bulmasıyla süreç başlıyor.
Aslında bir kaçış öyküsü gibi düşünülebilir, bunu sonlara doğru anlıyorsunuz. Aldığı bilgileri özümsedikçe kendini adaya ait gibi hissedip onu bozma yerine koruma gayreti sunan bir ajana dönüşme süreci.. Genel olarak son bölüm dışında ağır gittiğini söylenmişse de buna katılmadım..Son bölümü anlayabilmek için öncesini iyice okumamışsanız kitaptan alacağınız zevk sınırlı olacaktır..
Son 2 bölümde Brandenburgische Konçertosunu dinlemeyi tercih ettim biraz içine gireyim diyerek ve daha hoş oldu diyebilirim.
Sonu bir çeşit uyanış gibi görünüyor ama kabusa uyanış demek daha doğru olur..
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı, ilki Cesur Yeni Dünya ile bu kitaba hazırlık yapmış gibi oldum,öncesinde de sonrasında da okuyarak yazarın bakış açısı hakkında dünya görüşü hakkında sağlam noktalara temas edilebiliyor..
suphistike
Ada romanının, Aldous Huxley'in "Cesur Yeni Dünya" adlı romanıyla aynı ünü ve itibarı kazanması gerektiğini düşünenlerdenim. Ada halkının birkaç kuşaktır uygulayarak artık pilot uygulama sınavından çıkıp normal gündelik yaşam pratiği haline getirdiği aile yapısı, eğitim tarzı ve yaşama bakış felsefesi, her birimizin hülyalarını süslediği, aynı koşullarda yaşayabilmeyi coşkulu bir arzuyla isteyeceği niteliktedir. Bir tür komün yaşamdır bu; özel mülkiyetin ve çekirdek aile kavramının olmadığı, neredeyse her bir an meditasyon halinin yaşandığı, erdem ve yüksek ahlaki niteliklerin önemsendiği bir dünya ile karşı karşıya kalıyorsunuz bu güzide romanı okuduğunuzda...
"Pala" adlı ütopya adasında öyle bir sistem kurulmuş ki burada yaşayan insanlar dış dünyanın tüketimci, maddiyatçı, yıkıcı rekabetçi anlayışından uzak ve kendi varlıklarının özünü kavramaya yönelik bir yaşam sürdürüyorlar. Eğitim sisteminin farklılığı ile deneyimlemeye dayalı bir şekilde yetiştirilen insanlar, KEEK adlı sistemle biyolojik anne babaları haricinde çok sayıda ebeveyne sahipler ve MOKŞA denilen bir ayinle evreni ve kendilerini özden kavramaya yakınlaşıyorlar.
Genel anlamda Budizm'in etkisinde bir felsefi görüşle farklı bir yaşamın mümkün olduğunu hayal ettiren bir ütopik roman. Kitap nedense beni içine çekip akıp gitmedi. Bu tarzda okuduğum Thomas More'un Ütopya'sı bana daha güzel ve akıcı geldi.
