Adaları Seven Adam

D. H. Lawrence

Oldest Adaları Seven Adam Quotes

You can find Oldest Adaları Seven Adam quotes, oldest Adaları Seven Adam book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Adalı olmanın tehlikesi budur. Kentte, tozluklarını giyip iliklerine kadar duyduğun ölüm korkusuyla trafikten canını kurtarmaya çabalarken, sonsuz zamanın yılgılarından çok uzaktasındır. Oysa küçük adan zamanın içine girdiği an, uzaydaki evren çevrende hızla dönmeye başlar.
Denizin ortasındaki küçük bir adada kendini yalıtmayagör, zaman büyük çevrimler halinde yükselmeye ve genişlemeye başlar, üstüne bastığın toprak kayıp gider ve elle tutulmaz, çıplak, karanlık ruhun kendini zaman dışı bir dünyada bulur, ölülerin savaş arabalarının yüzyılların eski sokaklarında koşturdukları, ruhların yitip gitmiş yıllara benzettiğimiz daracık yollara yığıldıkları zaman dışı bir dünyada. Artık ölülerin ruhları yeniden canlanmış, çevrende dönenip durmaktadırlar. Öteki sonsuzluktasındır artık.
Reklam
İçlerinden herhangi birinin onu gerçekten sevdiği kuşkuluydu. Ama onun da onlardan herhangi birini gerçekten sevdiği su götürürdü. Onların mutlu olmalarını ve küçük dünyanın kusursuz olmasını istiyordu. Ama dünyanın kusursuz olmasını isteyen birinin, gerçekten sevdiği ve sevmediği şeylerin olmamasına dikkat etmesi gerekir. En fazla, genel bir iyi niyet gösterebilir. İşin üzücü yanı, bu genel iyi niyet, ne yazık ki tam da iyi niyetin gösterildiği kişi tarafından her zaman bir hakaret olarak görülür; o yüzden de, çok özel bir kötü niyeti besler. Kuşkusuz, genel iyi niyetin, böyle bir sonuç doğurabilmesinin nedeni bir çeşit bencillik olmasıdır!
Adalı, “Bu mutluluk mu?” diye sordu kendi kendine. Sonra kendi kendini yanıtladı: “Bir düşte gibiyim. Hiçbir şey duyumsamıyorum ya da ne duyumsadığımı bilmiyorum. Gene de, mutluymuşum gibi geliyor bana.”
En sonunda, ruhu, bedeninde duruyordu artık; garip bir bitki örtüsünün yayılıp ara sıra bir oraya bir buraya salındığı, suskun bir balığın bir görünüp bir kaybolduğu su altında yarı aydınlık bir mağara gibiydi ruhu. Durgun, yumuşak, yakınmasız, ama kök salmış yosunlar kadar canlı.
Artık ona kalıcı gelen, yalnızca incecik şeylerin yumuşak uçuculuğuydu. Onlarda sonsuzluğun pusu vardı. Oysa taş yapılar, sözgelimi katedraller, eninde sonunda yıkılacaklarını bildiklerinden, kalımsız bir direnişle inliyorlardı; uzun zaman dayanmalarından gelen gerilim hep bir iniltiyle dışa vuruyordu sanki.
Reklam
Koyunların yakalanıp bağlanması ve tekneye konulması sırasında kopan kızılca kıyamet, adalının tüm hayvanlardan tiksinmesine yol açtı. Bu hayvanları ve leş gibi kokan adamları hangi kötü tanrı yaratmış olabilirdi ki? Burnuna, balıkçılardan da, koyunlardan da aynı berbat koku geliyordu: Tertemiz yeryüzünde bir kokuşmuşluk.
Bir adada doğmuştu, ama çok kalabalık olduğu için oradan hoşlanmıyordu.
Sayfa 6 - PDF'INI ISTEYENE GONDEREBILIRIM!Kitabı okudu
608 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.