Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Adaları Seven Adam

D. H. Lawrence

Adaları Seven Adam Gönderileri

Adaları Seven Adam kitaplarını, Adaları Seven Adam sözleri ve alıntılarını, Adaları Seven Adam yazarlarını, Adaları Seven Adam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Garip bir bitki örtüsü­nün yayılıp ara sıra bir oraya bir buraya salın­dığı, suskun bir balığın bir görünüp bir kaybol­duğu su altında yarı aydınlık bir mağara gibiy­di ruhu. Durgun, yumuşak, yakınmasız, ama kök salmış yosunlar kadar canlı.
Doğanın güçleri! Doğanın güçleri! Beyninde sürekli bu sözcükler uğulduyordu. Doğanın güçlerini alt edemezsin.
Reklam
Adalı, sandalına ulaşmak için çılgınca bir çabaya girişti. Eğer bir yerde kısılıp kalacaksa, bu doğanın gücüyle değil, kendi seçimiyle olmalıydı. Denize erişmeliydi. Sandalına erişebilmeliydi.
Cinselliğin kendiliğindenliğine yakalanmıştı gene. Aslında cinsellikten nefret ettiği falan yoktu. Sevişmeyi, Çinliler gibi, hayatın büyük gizemlerinden biri olarak görüyordu. Ama sevişme mekanik, otomatik bir şey olup çıkmıştı ve bundan kurtulmak istiyordu. Otomatik sevişme, adalıyı allak bullak ediyor, onda bir tür ölüm duygusu uyandırıyordu. Yeni bir isteksizlik, durgunluk aşamasına geldiğini düşünüyordu. Belki de, bunun ötesinde, yepyeni bir duyarlık, hiç geçilmemiş bir yolda buluşan iki kişinin hiç yaşanmamış kırılgan birlikteliği yatıyordu.
Tüm isteklerden arınmış bu yabansı dinginlik, adalının gözünde bir tür tansıktı. Canı hiçbir şey istemiyordu. En sonunda, ruhu, bedeninde duruyordu artık; garip bir bitki örtüsünün yayılıp ara sıra bir oraya bir buraya salındığı, suskun bir balığın bir görünüp bir kaybolduğu su altında yarı aydınlık bir mağara gibiydi ruhu. Durgun, yumuşak, yakınmasız, ama kök salmış yosunlar kadar canlı. Adalı, “Bu mutluluk mu?” diye sordu kendi kendine. Sonra kendi kendini yanıtladı: “Bir düşte gibiyim. Hiçbir şey duyumsamıyorum ya da ne duyumsadığımı bilmiyorum. Gene de, mutluymuşum gibi geliyor bana.”
Yeşil yıldız Sirius, denizin çevreni üzerinde dineliyordu. Ada bir gölgeydi. Açık denizde bir geminin küçük ışıkları görünüyordu. Aşağıda, kayalık koyda, kayık ve motor güvendeydi. Marangozun mutfağının ışığı yanıyordu. Hepsi bu.
Reklam
Ne tuhaftır ki, o güne değin mutluluk yüzü görmemiş olan ada şimdi bir balayı ve golf adası olacaktı!
Adanın simgesi olmuştu sanki. İnsanların yüreğine sevinç ve mutluluk düşmeyegörsün, görünmez bir el sessizliğin içinden çıkageliyor, bir uğursuzluk rüzgârı estiriyordu adanın üzerinde. Keyif ve coşkuya yer yoktu, huzur kısa ömürlüydü. Adamlardan birinin bacağı kırılmıştı; bir başkası ateşli romatizmaya yakalanıp kötürüm kalmıştı. Domuzlar bilinmedik bir hastalıktan kırılıyordu. Patlayan fırtınada yelkenli kayalara çarpmıştı. Uşaktan nefret eden duvarcı ustası, kızının evde çalışmasına engel olmuştu.
Klasiklerin okutulduğu seçkin okullarda öğrenim görmüş değildi, hep devlet okullarında okumuştu. Ama günümüzde klasiklerin çok güzel çevirileri var. Onları okuyarak, eski dünyayı rengârenk bezemiş binlerce çiçeği okumaktan doyumsuz bir tat alıyordu.
İşin üzücü yanı, bu genel iyi niyet, ne yazık ki tam da iyi niyetin gösterildiği kişi tarafından her zaman bir hakaret olarak görülür; o yüzden de, çok özel bir kötü niyeti besler. Kuşkusuz, genel iyi niyetin, böyle bir sonuç doğurabilmesinin nedeni bir çeşit bencillik olmasıdır!
Reklam
Adaları seven bir adam vardı. Bir adada doğmuştu, ama çok kalabalık olduğu için oradan hoşlanmıyordu. Onun istediği, tümüyle kendisinin olacak bir adaydı: Orada ille de bir başına yaşaması gerekmiyordu, ama orayı kendi dünyası kılmalıydı.
625 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.