Satranca başlayanlar için; taşların tanınması, hamleler, açılışlar, avantajlı - dezavantajlı pozisyonlar gibi konuları öğrenmek için güzel bir eser.
Konularla ilgili verilen örnek oyunlar kişisel gelişim için çok iyi.
Ancak satrancın okunarak değil oynanarak geliştirilebileceğini unutmamak lazım.
Kitabın bazı bölümlerinde örnekler tanımlayıcı notasyon dili ile yazıldığından oyunları anlamakta zorluk çekilebilir.
(Betimleyici Notasyon, daha eski bir sistemdir ve satranç tahtasının hatlarını taşların isimlerine göre adlandırır. Örneğin, c hattı, VF veya vezir fili hattı olarak adlandırılır. Bu notasyonda hatlar her oyuncunun kendi bakış açısına göre yazılmaktadır. Beyaz'ın VF3'ü siyahın VF6'sı gibi.)
" Satrançla ilgili olarak elde edilen en eski belgelere göre, satranç zamanımızdan 4000 yıl önce Mısır, Çin ve Mezopotamya’da oynanmıştır. Kraliçe Nefertiti’ye ait olan tabletlerde bunun kanıtını görüyoruz. "
SATRANCIN TARİHİ
Satranç kelimesi Hintçe “Sandregn” den gelir. Satranca,
İngilizcede “Chess check patterns”
, Fransızcada “Echecs”
denir.
Satrançla ilgili olarak elde edilen en eski belgelere göre,
satranç zamanımızdan 4000 yıl önce Mısır, Çin ve
Mezopotamya’da oynanmıştır. Kraliçe Nefertiti’ye ait olan
tabletlerde bunun kanıtını görüyoruz.
Eski yazıtlar arasında satranca rastlanmaktadır. MÖ 3000
yıllarında satranç gibi bir oyunun Mısır ve Hindistan’da
oynanıldığı sanılmaktadır. 1913 yılında Murret’in yazdığı
satranç tarihinde, bu oyunun 570 yıllarında Hindistan’da
oynandığı belirtilmektedir. Yapılan araştırmalara ve ele geçen
yazıtlara göre, satranç 600 yıllarında Hindistan’dan İran’a
geçmiştir. Yine bu belgelere göre Araplar satrancı VII.
yüzyılda öğrenmişlerdir.
Satranç Batı’ya Arapların aracılığıyla IX. yüzyılda
geçmiştir. Bunu belgeleyen en güzel örnek de, Harun-ül-
Reşit’in Charlemange’a hediye ettiği satranç takımıdır. Eski
satrancı, günümüzün satrancından ayıran özellikler şunlardır:
Vezir çapraz giderken ancak 1 hane gidebilirdi, Filde ancak 1
hane atlayarak gidebilirdi, en kuvvetli figür kale idi. Rok ve
piyonun başlangıç durumundan iki kare ileri gitme kuralı
yoktu. Eski satranç oyunu yavaşlığı bakımından da oldukça
farklı idi. Uzağa etki eden sadece bir figür vardı “Kale.” Şahı
mat etmek olağanüstü zor idi.
Ülkemize gelince, XVI yüzyıla ait satranç üzerine yazılmış
el kitaplarını kütüphanelerimizde bulabiliriz. Bunların en
önemlisi Kanuni Sultan Süleyman devrinde Seferhisarlı
İsmailoğlu Şaban tarafından yazılmış olandır. Bu eserde,
satrancın yararları yanında tarihçesi de kaleme alınmıştır.
Sultan II Ahmet’in Polonya hükümdarına gönderdiği satranç
takımı da Osmanlı Hükümdarlarının bu konuya verdiği
önemin bir belirtisidir.