“Uyumsuzluk olmadan,diye yazar,fark edilmez uyum,uyumsuzluk olmadan,diye devam eder,Habil unutulmuş bir çobandan daha fazlası olarak betimlenemez.”
.
Uzun zaman önce izlenmiş bir film,uyur uyanık gözümüze ilişen bir görüntü,yürürken üzerinde durmadığımız ama zihnimizin sarmallarına sıkıştırdığımız bir sokak..Çoğumuz bunları istiflerken bazı kişiler ‘eyleme geçiriyor’,yazarak,söyleyerek belki de buzun üstünde ince bir bıçak keskinliğinde etrafında dönerek..
Patti Smith, “Neden yazıyorum?” dizisine dahil olarak yayımlanmış bir eser olan ‘Adanmışlık’ta,bize nasıl ürettiğini sunuyor..El yazmalarından,ilham perilerinden,tren yolculuklarından,Camus’ye duyduğu küçük kız telaşından..İçinden,içeriden paylaşıyor.Bir metinin doğuşunu izlemenin nasıl bir macera olduğunu kavrıyorsunuz.
.
Bir solukta bitirebilirsiniz bu kitabı,belki sonra aklınızdan uçuverir.Ama Eugenia leylak rengi paltosuyla kaymaya devam eder buzun üzerinde,baharın gelişinin ertelenmesini dileyerek..Dilinde hiç gitmediği toprakların kelimeleriyle..
.
Ve son olarak;
“Neden yazıyoruz?Hep bir ağızdan haykırıyor koro.
Çünkü öylece yaşayıp gidemeyiz.”
