Ademoğlu Neredeydin?
Heinrich BöllAdemoğlu Neredeydin? Reviews
You can find Ademoğlu Neredeydin? reviews, Ademoğlu Neredeydin? book reviews, Ademoğlu Neredeydin? ratings on 1000Kitap.
Böll tam anlamıyla bir savaş yazarı... Zira bu kadar savaştan etkilenip yazabilen bir yazar (yabancı kategorisinde) olamaz diye düşünmekteyim... Hitler'in yenildiği vakitleri santim santim işlemiş olan eserinde o vurgular insanın kalbini derin bir kedere ve acıya boğuyo... Diğer kitaplara göre daha terimsel kalan bu eseriyle bile okuruna anlaşılır dilini sunmaktan geri kaçmıyor... Şahane idi ben beğendim...
Okuyun okutun efendim...
Okuduğum 3. Heinrich Böll kitabı olan Âdemoğlu Neredeydin? klasik bir Alman edebiyatı örneği. Çok az diyalog, uzun metinler ve soğuk bir anlatım. Alman edebiyatının Fransız ya da Rus edebiyatları kadar beğenilmemesinin sebebi bence burada yatıyor. Okurken insanları sıkan bir tarzı var Alman edebiyatının.
Kitap savaşın anlamsızlığı, acımasızlığı ve saçmalığı üzerine yazılmış. Zaten Böll dünya üzerindeki en yaman savaş karşıtlarından biri. 1. Dünya Savaşı sırasından doğup 2. Dünya Savaşı sırasında asker olan dünya üzerindeki en şanssız nesille mensup diyebiliriz. Özellikle bir Alman’ın hiç yaşamak istemeyeceği bir devirin çocuğu.
Kitap birbiri ile ilintili hikâyeler barındırmakta. Bu hikayelerin merkezinde ise aslen mimar olan bir asker Feinhalls var. Feinhalls ismeyerek asker olmuş, deyim yerindeyse 3. Reich’in kurbanlarından biridir. Tabi kitapta Feinhalls’ın tam tersi karakter de mevcut. Bu karakterin adı Fliskeit. Fliskeit Führer’in getirdiği yıkımda kendini bulmuş biri diyebiliriz. Her cinayeti katliamı haklı görüp kendisini de bu suçlara dahil etmekte hiçbir beis görmeyen biri.
Genel olarak aynı bölgede yaşayan insanların hayatlarını savaşın ne şekilde değiştirdiğini okuyabileceğimiz metinler. Kitaptaki tüm kahramanlar ümit ediyor. Ya da hayal kuruyor savaştan sonrası ile ilgili. Hayal kuramayanlar ise geçmişin güzel günlerini anımsamaya çalışıyor. Ama tüm bu çabaların üzerinde sallanan bir kılıç var, adı ölüm. Savaşın kaçınılmaz olarak getirdiği son.
Sonuç olarak yıkım edebiyatı sevenlerin beğeneceği bir kitap. Ancak ben çok beğenmedim. Yer yer okurken sıkıldığımı söyleyebilirim.
İnsanlık Nerdesin?
#SPOILER#
“Büyük bir dünya felaketi bazı kimselerin bazı işlerine de yarayabilir. hatta tanrı karşısında bir mazeret aranınca da, onu öne sürebiliriz. 'sen nerelerdeydin ademoğlu' diye sorulunca, rahatça ve pervasızca 'dünya savaşındaydım.' der ve işin sorumluluğundan sıyrılabiliriz.” (Theodor Haecker)
Savaşla, savaş
Böll amca bu nasıl bir anlatım tarzıdır ,bu nasıl bir lezzet katmaktır okumaya ki seni okuduğum her satırda daha iyi anlıyorum edebiyatın ne güzel bir sanat olduğunu ve saygıyla eğiliyorum önünde.
Yer Macaristan , 2.Dünya savaşının sonu gelmiş , Hitler kaybediyor ve kahramanımız Feinhals ile birlikte bu döneme şahit oluyoruz.Klasik bir kurgudan daha çok belgeselvari bir anlatımla kotarılmış bu harika romanda , H.Böll ile birlikte bir kez daha tarihe düşülen notların satır başlarını okuyoruz.
Böll külliyatındaki yolculuğuma devam ederken şu ana kadar en beğendiğim romanı 'Ademoğlu Neredeydin?' oldu.Herkese tavsiye ederim.
Süreksiz bir roman. Neredeyse her bölümde farklı bir karakteri takip ediyoruz. Elbette belirli olaylar ve kişiler var. Bir akış var yani yanlış anlaşılmasın. Ana karakter ve hikâye ise Feinhals isimli askerin üzerinden gidiyor. Yani diğer karakterlerin bakış açısına geçsek bile oralarda bir yerlerde bizim Feinhals geziniyor.
Alman tarafını
2’nci Dünya Savaşı’ndan en çok etkilenen ve bunu eserlerine yansıtan yazarların en başında Heinrich Böll geliyor desek kesinlikle abartılı bir söz olmaz. Bizzat çatışmalara katılmış, birkaç cephede savaşmış, hatta yaralanmış bir asker olarak edindiği tecrübeler ışığında kaleme aldığı bu eserde, savaşın insan psikoloji üzerindeki etkilerini tüm çıplaklığı ve çarpıcılığıyla okuyabilirsiniz. Yalnız bu söylediklerim gözünüzü korkutmasın; çünkü öyle büyük bir ustalıkla anlatmış ki olayları, bilinen kanlı ve savaş iğrençlikleri ile dolu cümleler yerine, olayları ve yaşananları gayet yumuşak bir üslupla bizlere sergilemiş. Silah arkadaşlıkları, başladığı gibi bitmek zorunda kalan aşklar, yaralılara yokluklar ve çaresizlikler içinde yapılan müdahaleler, fedakarlıklar, asker-sivil halk ilişkileri ve en başta da artık psikolojik olarak tükenmişliğin eşiğindeki askerleri konu alan ve tüylerinizi diken diken edecek bu muhteşem kitabı bir solukta okuyacağınıza eminim. Okurken de kitabın ismini bol bol zikredeceksiniz; “Ey insanlık! Neredeydin?; Ademoğlu, neredeydin?”