Amin Maalouf’un daha önce de bir kaç kitabını okumuşluğum vardı. Bu kitabında da okuyucuyu kurgusu, tarihsel olaylarıyla ve kitabın baş kahramanıyla birlikte Granada’yı, Fas’ı Kahire’yi, Roma’yı, Tunus’u ve İstanbul’u gezdiriyor.
Kitabın baş kahramanı Hasan (Leo)‘ın çocuk yaşta kuranı Kerim’i ezberleyişi, ticaret yapıyor olması, aşık olması, Yavuz Selim’le tanışması, zindanlara atılması, kaçırılması, yeni diller öğrenmesi, papanın onu evlat olarak himayesine alması, devletler arası elçilik etmesi, zengin olup her şeyini bir defadan kaybetmesi ve tarihin en çalkantılı dönemin önemli tüm siyasi olaylarına tanık olduğunuzu ayrıca toprağından koparılıp sürgün edilen bir topluluğun yaşantısını anlamak adına güzel bir kitap olmuş.
Kitap konusu be akıcılığı bakımından mükemmel olmuş fakat osmanlı ve Müslümanlık biraz yanlı işlenmiş. Bu bölümleri okumakta zorlandığımı söyleyebilirim. Özellikle Yavuz Sultan’ın anlatıldığı sayfalarda osmanlının Mısır’ı işgal edip masum insanları katledip kadınlara tecavüz edildiğine ayrıca kitabın baş kahramanının hafız olup içki evlerinde geçirdiği zamanlar birde Papa’nın kendisini himayesine aldığı dönemde din değiştirmesin işlendiği bölümlerde okuma isteğimin kaçtığını söyleyebilirim.