"Dur..." diyor, çok yakınımdan gelen bir ses. Kararlı sert adımlarla yürüyen ve beni otomatik makinalara götüren ayaklarım bir anda asfaltta çivilenmiş gibi duruyor. "Dur gafil... Dur cahil... Dur insan denen meçhul... Bilmez misin. ölüm kaşla göz arasındadır? Bilmez misin imtihan için, itaat için, ibadet için var edilmişizdir... Öyleyse bu çarpıklık niye? Dosdoğru yol varken, çamurlu çirkef yollarda ömür tüketmek niye? Gel, ey insanoğlu aratılmışların en şereflisi. Mutlak Gerçek'in dosdoğru yolundan başka hiçbir yol seni huzura, kurtuluşa götüremez..."
"Sana gelebilmeliyim ki, bir tanem... Sıcak ellerinden tutabilmeliyim ki... Her bakışımda gözlerimi kamaştıran gözlerine bakabilmeliyim ki... Sesini duyabilmeliyim ki..."