Lorca ile lise yıllarında tesadüfen okul kütüphanesinde Kanlı Düğün, Yerma ve Bernara Alba'nın Evi eserinin bir arada olduğu bir üçleme tiyatro eseri vesileyle tanışmıştım.
Özellikle "Atlının Türküsü" ve "Bırakın!.." şiirleri ruhumda iz bırakan, dimağımda hatırladığımda esin kaynağı olan şiirleri...
"Ah, Rüzgârda Giden Aşk" eseri bütün şiirlerinden bir bölümüyle okuyucuya "Lorca" potporisi sunuyor. Eserin sonunda üç sayfalık kronolojik yaşam öyküsü ve içindekiler bölümü var. Normal de çoğu kitapta bu bölümler başta olur. Ama sonda olması eseri elinize alıp, okumaya başladığınızda şiirlere daha yakın olmanızı, konudan uzaklaşmamanızı sağlamış. Şahsen dizilim açısından bu düzeni doğru buldum.
Lorca, daha 38 yaşında iken Fuente Grande'de halkın gözyaşları arasında bir su çukurunun içinde kurşuna dizilmiş. Buna rağmen, genç sayılacak bir yaşta aramızdan ayrılmış olduğu düşünüldüğünde; Dünya Edebiyatı'nda özellikle İspanyol edebiyatında kendisine çok önemli bir yere edinmiştir.
Ayrıca, Pablo Neruda'nın kitabın girizgâhında Lorca'ya yazdığı ve onu anlattığı sözcükler insana yürekten dokunuyor.
Şiirleri seven, halkın acılarına ve sevdaya paralel bir yürek taşıyorsanız sol yanınızda, eseri mutlaka okumalısınız.
Her zaman dediğim gibi okuyup okumamak tamamen sizin kendi keyfiyetinize kalmış bir durum.
İyi okumalar.