1540-1541 Osmanlı'da Ayntab Mahkemesi ve Toplumsal Cinsiyet

Ahlak Oyunları

Leslie P. Peirce

Ahlak Oyunları Sözleri ve Alıntıları

Ahlak Oyunları sözleri ve alıntılarını, Ahlak Oyunları kitap alıntılarını, Ahlak Oyunları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ayntab'ın 16. Yüzyılda Nüfusu -Karşılaştırmalı-
"Sancak merkezi, 1543 sayımına göre, büyük olasılıkla 9000 ila 10.000 arasında değişen nüfusuyla büyük bir kentti. Bu sayıların ne anlama geldiğini kavrayabilmek için, kenti karşılaştırmalı bir bağlamda ele alalım. Ayntab, Anadolu'nun 16. yüzyıl ortalarında nüfusu büyü olasılıkla 13.000 ila 20.000 arasında olan Bursa, Ankara, ve Kayseri gibi kuruluşu eskiye dayanan kent merkezlerinden hemen sonra geliyordu. Halep dışında ve belki bir de doğusundaki bir başka kent merkez Ruha(Urfa) dışta kalmak üzere Ayntab, güneydoğu Anadolu ve kuzey Suriye'yi içine alan bölgenin en büyük kentiydi. Ayntab'a en yakım komşu il merkezi Bire, Ayntab'dan çok daha küçük bir ken (üçte biri büyüklüğünde) olmasına karşın Fırat'ın doğal geçit verdiği bir yerde kurulmuş olması nedeniyle stratejik önemdeydi; Bire iskele resimlerinden önemli gelir sağlıyordu. Ayntab'ın bağlı olduğu eyaletin sözde başkenti Maraş'a gelince, Ayntab'dan çok daha küçük bir kentti, ama daha hızlı büyüyerek 1560'larda Ayntab'ın nüfusunu yakalamasının ardında büyük olasılıkla Dulkadırlı Eyaleti'nin başkenti olması yatsa gerek. Bölgenin tartışmasız en büyük kenti Halep'in nüfusu, bu araştırmanın kapsadığı yıllarda 60.000 dolayındaydı. Aynı dönemde, Halep'in güneyindeki büyük kent Şam'da 45-50 bin kişi otururken, Kudüs Ayntab'a göre biraz daha küçüktü. Her ne kadar Ayntab kenti 1540'larda hızlı büyümüyorduysa da, zamanla hız kazanacak ve 1574'e gelindiğinde, 14.000 ila 14.500 arasında bir nüfusa ulaşacaktı."
"Gerçekteyse, Süleyman'ın hükümdarlığına damgasını vuran, başkaldırma ve meydan okumaydı; kullarının yaşamlarına damgasını vuran ise alttan alta ve açıktan değişimdi."
Reklam
Mahkemenin dikkate değer bir marifeti, tutanaklara geçmiş çoğu aykırı görüşe uyum sağlama ve bunları uzlaştırma yeteneğiydi.
Sayfa 3
XVI. Yüzyılda Ayntab'ın İktisadi Büyümesi
"Ayntab'ın kendisine gelince, tapu tahrir defterleri, 1536 ve 1543 sayımları arasında önemli nüfus ve vergi geliri artışının kanıtlarını ortaya koymaktadır. Örneğin, Ayntab kentini kuşatan bölgedeki kırsal hane halkı sayısı yüzde 30'luk bir artışla 1151'den 1500'e çıkmışken, aynı dönemde vergi gelirler yüzde 56 arttı. Ayntab kentinde hane halkı sayısı 1836'dan 1896'ya doğru küçük bir artış göstermişken, kentin vergi gelirleri çarpıcı biçimde yüzde 73 arttı."
"Ayntab'ın jeopolitiğinden kaynaklanan stratejik olmasının yanı sıra (ve bir ölçüde bu nedenle) iktisadi bakımdan da elverişli konumu, birkaç ticaret yolunun kesişme noktasında bulunmasından kaynaklanıyordu. Kent, güneyde Suriye'ye ve Filistin üzerinden Mısır'a doğru açılan geçiş kapılardan biri olarak görev yapıyordu. Ayrıca doğu ve güneydoğu Anadolu kentlerini birbirine bağlayan ağ içinde kavşak noktalarından biri durumundaki kent, doğusunda İran'la, güneydoğusunda Bağdat ve İran Körfezi'yle bağlantılıydı. Ayrıca, Anadolu'ya birçok değişik yol üzerinden de bağlantısı vardı."
"1534-1536 İran Seferi'nin başlıca sonuçlarından biri, güneydoğu Anadolu kentleri Ayntab, Bire, Ruha ve Amid'den (bugünkü Gaziantep, Birecik, Urfa ve Diyarbakır) geçen ticaret ve haberleşme yollarının güvenliğinin artmasıydı. Alışverişin bir bölümü İran'a yönelikti, bir bölümü ise Mezopotamya'yı aşarak Bağdat'a ulaşıyordu. Saygın Abbasi halifelerinin kadim başkenti, siyasal, iktisadi ve tarihsel bakımından büyük önem taşıyan Bağdat, padişah ve ordularının 1535 yılında kazandığı başlıca ödül oldu. Bağdat'ın denetimi, Selim'in daha önce imparatorluğa kattığı ticaret yollarına ve İran Körfezi'ne Osmanlıların erişmesini sağladı."
Reklam
Helal Para
Ali Neccar Camii'nin öyküsü, marangoz (neccar) Ali'nin dinine derinden bağlılığı üzerine kurulmuş: Ali, cami yaptırmak üzere özenle biriktirdiği paranın helal olup olmadığını sınamaya karar verir. Altınları içine sakladığı oyuk bir kütüğü, Sacur'un sularına bırakır, ardından her şeyden elini eteğini çeker ve kütüğün bulunup bulunmayacağını beklemeye başlar. Aylar sonra, Sacur boyundaki köylerin birinden bir köylü elinde kütükle çıkagelip kütükten keseceği bir parçayla sabanını onarmasını isteyince Ali, Allah'a şükürler eder ve camiinin yapımını başlatır.
Sayfa 60
XVI. yy'da Ayntab
"Başlangıçta yönetsel bakımdan bağlandığı merkezlerin sürekli değişmesine karşın, Ayntab Sancağı'nın sınırları ve yönetim bölgeleri aşağı yukarı aynı kaldı. İl üç nahiyeye bölünmüştü. Kuzeydoğuda Ayntab nahiyesi bulunuyordu; bu adı alması, il merkezi olan Ayntab kentinin nahiye sınırları içinde kalmasındandı. Diğer nahiyeler, güneyde Telbaşer ve doğudaki Nehrülcevaz'dı. Köylerinin sayısı ve büyüklüğü bakımından karşılaştırıldıklarında, Ayntab ve Telbaşer atbaşı giderken, alanı en küçük Nehrülcevaz en az sayıda köye sahip olsa da, en büyük köyler bu nahiyede bulunuyordu."
Dulkadır Beyi Alaüddevle Hükümdarlığında Ayntab
"Ayntab'ın talihi, Şehsuvar'ın kardeşi Alaüddevle zamanında yaver gitti. Yörede Ali Devlet adıyla bilinen ve Memluklara bağlı bir bey olan Alaüddevle, koruyucularının lütfu sayesinde uzun süren hükümdarlığında kenti denetimi altında tuttu. Gerçekten de Ayntab ve art bölgesi, 1515 ile 1516 yıllarının olaylarına gelinceye dek kesintisiz bir görece barış dönemi geçirmiş görünüyor. Ayntab'ın Dulkadırlı topraklarına önemli bir kaktı olduğunu düşünen Alaüddevle, bir su deposu ile kent merkezinde büyük bir cami inşa ettirdi. Kalenin onarımı, hükümdarlığının başlangıcında, 1481'de tamamlandı."
Ayntab'ın Önemi
"Kuzey Suriye'yi güneydoğu Anadolu'dan ayıran bölgede bağımsız bir devlet kurmak ya da sınırlarını korumak isteyen her gücün gündeminde Ayntab'ın denetim altına alınması vardı. Bundan dolayı kentin siyasal tarihi, baş döndürücü bir hızla biri gelip biri giden üstbeylerin tarihiydi."
Reklam
Osmanlı'da Yargı Reformu ve Taşra'ya Yansıması - II
"Göreceğimiz üzere, Süleyman ve hukuk danışmanları mahkemeler ile, örneğin yerel kolluk güçleri ve Osmanlı taşra yetkilileri gibi yasa yürütücülerin rollerinin birbirinden ayrı ama birbirini bütünleyici olduğunun üzerinde durdular. Sultan ve hukukçularının, hiçbir suçun suçlular bir kadı huzurunda yargılanmaksızın cezalandırılmaması konusunda diretmesi, o dönemde mahkeme dizgesinin yaygınlaşmasını doğuran etkenlerden biridir. Görüldüğü kadarıyla, bir başka reform da mahkeme tutanaklarını herkese açık belgeler olarak saklama uygulamasıydı. İşte yörede yükselen seslerin kamu tutanaklarına geçirilmesine verilen bu önem sayesindedir ki, bizler, bugün Ayntab'ın geçmişine ilişkin bazı bilgileri elde edebiliyoruz."
"Kural koyucu hukuk söyleminde (Müslüman hukuk bilgilerinin genel fetvalarında, padişahların fermanlarında) ırza geçme suçu, erkeklerin haneye dışarıdan saldırmaları durumunda meydana geliyordu. Oysa Ayntab mahkeme tutanakları, bir o kadar kadının da ev içinde ve sokaklarda uğradığını açığa vuruyor."
"Ayntab Mahkemesi'nin yaygınlaşan Osmanlı yargı ağı içinde dişe dokunur bir merkez durumuna 1540 yılı dolayında geldiğini, tutanakların 1530'ların ortalarından başlayarak sistematik olarak saklanmasından anlıyoruz. Ayrıca kent, en geç 1541 yılından başlayarak, merkezden atanmış kadıları konuk ediyordu. Gerçekten de Ayntab, yargı dizgesiyle bütünleşme süreçlerini incelemek için eşsiz bir olanak sağlar, çünkü çok az sayıda Osmanlı kenti bu denli geriye giden mahkeme tutanaklarına sahiptir. Hatta Ayntab, imparatorluk ölçekli bir yargı ağına katıldığı anda zaten yerleşik bir mahkemesi olması nedeniyle daha da az bulunur bir araştırma olanağını sunar."
Osmanlı'da Yargı Reformu ve Taşra'ya Yansıması - I
"Bireyi bir ölçüde 'işitebiliyor' olmamız, mahkemenin sözlü tanıklığa verdiği önemin söylenenlere iyi kulak verilmesine yol açmış olmasındandır. Hukuken zorlandıkları yerlerde, mahkeme yetkilileri açılan davanın somut içeriğinin yanı sıra ahlaki gerekçesini de tutanağa geçirdiler. Tanıklığa bu biçimde ağırlık verilmesi, elinizdeki kitabın ele aldığı yıllarda hukuk reformuyla uğraşmakta olan Osmanlı padişahı Süleyman'ın çalışmalarında özel önem verdiği konulardan biriydi."
Telbaşer Nahiyesi
"1540 yılında ne büyücek sayılan, ne de özel anlam taşıyan kimi köyler, geçmişte daha önemli ve çoğu kez daha kent görünümlü olmuşlardı; örneğin, bir zamanların Haçlı direniş noktalarından ve Haçlılarla Müslümanlar arasında savaşların geçtiği yerlerden olan Telbaşer, 1540 yılında orta büyüklükte bir köyden başka bir şey değildi. Ancak 17. yüzyılın sonuna gelindiğinde, Telbaşer kadılık durumuna getirilecekti. Bu yükseltme, yalnızca Telbaşer'in önemini yeniden kazandığına tanıklık etmekle kalmıyor, insan eylemleri yöre coğrafyasını yeniden biçimlendirdikçe daha önemli roller üstlenecek birçok eski yerleşimin içindeki saklı güce de tanıklık ediyordu."
16 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.