Ahlâkın Sosyal Psikolojisi

Sevim Cesur

Ahlâkın Sosyal Psikolojisi Sözleri ve Alıntıları

Ahlâkın Sosyal Psikolojisi sözleri ve alıntılarını, Ahlâkın Sosyal Psikolojisi kitap alıntılarını, Ahlâkın Sosyal Psikolojisi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Küçük çocukların otorite ve kurallara saygıları, tek yönlü ve mutlaktır. Yetişkinlere yönelik bu saygı yetişkin kurallarını kutsal ve değişmez olarak gören bağımlı (heteronom) bir tutuma yol açar. Piaget, bu tutumun çocuktaki iki bilişsel yetersizlikten kaynaklandığını düşünmektedir: Çocuğun kendi bakış açısını başkalarınınkinden ayırt edemediği bir benmerkezcilik (egocentrism) ve öznel olayları nesnel sonuçlarla karıştırdığı bir gerçekçilik (realism).
Sayfa 29
Ayrıca Piaget (1932), bilişsel gelişimin ahlâk gelişimiyle karıştırılabileceğini ifade eder; zira ahlâki davranışla ilgili olarak zeki bir haylazın, gerçekten iyi yürekli ama kafası yavaş çalışan bir çocuktan daha iyi cevaplar verebileceğini ifade etmiştir. Piaget'nin dikkat çektiği bir başka nokta, bu çalışmalarda ahlâki davranış veya duyguların değil, yalnızca ahlâki muhakemenin incelendiğidir.
Sayfa 28
Reklam
Ego ideali, arzuyu gerçekleştirme, süperego ise yasaklama işlevine sahiptir. Freud'a göre ise, ego ideali, bebeklik narsisizmindeki, kendilik sevgisinin geri kazanılma arzusudur.
Sayfa 20
Genetik epistemolog olarak Piaget (1932), çocukların ahlâki kuralları nasıl anladığıyla ve bu gelişimsel olguların toplumdaki etik kodların oluşumu ve dönüşümünü anlamamıza yardım edip etmeyeceğiyle ilgilenmiştir.
Sayfa 28
Kohlberg (1973) yetişkin kimliğindeki krizlerin ve dönüm noktalarının çoğu zaman ahlâki olduğunu belirtir.
Sayfa 48
Eğitimi sırasında Platondan Dewey'e kadar pek çok filozofu okumuş olan Kohlberg, içlerinde en çok Kant'tan ve Kant'ın "Her insana bir araç değil, kendi içinde bir amaç olarak davranın" şeklindeki kategorik buyruğundan etkilenmiştir. İnsan haysiyetine saygı, Kohlberge (1994) adaletin özü gibi görünmüştür.
Sayfa 36
Reklam
Piaget (1932) farklı sosyo-ekonomik seviye, eğitim veya dini geçmişlerden olan çocuklarla, yetişkin sınırlandırması ve ahlaki gerçekçilik üzerinde yapılan incelemelerde farklı sonuçlar çıkabileceğini ifade etmiştir. Öte yandan Vygostky'ye göre (1934/1985) Piaget'nin bulguları, doğa yasaları olmayıp tarihsel ve toplumsal koşullarla belirlenmiştir. Ve düşüncenin gelişmesinin gerçek yönü, bireyselden toplumsallaşmışa değil, toplumsaldan bireysele doğrudur.
Sayfa 34
Ginsburg ve Opper'in (1969) de ifade ettiği üzere, bilye oyununun kurallarını incelemek, ahlaki sistemi tanımlayan şartları tanımlamak için iyi bir yaklaşımdır; çünkü yakından bakıldığında bilye oyunu, ahlâki bir sistemin bütün şartlarını içinde barındırır. Kurallar, oyunda bireylerin birbirlerine nasıl davranmaları gerektiğini düzenler, birey ve mülkiyet haklarını belirler ve nesilden nesile aktarılmış bir kültürel üründür. Kurallar çoğunlukla çocuklar tarafından geliştirilmiştir ve oyun çocuklar tarafından oynanır; yalan söyleme ya da çalmayla ilgili kuralların aksine, bilye oyununun kuralları yetişkinlerin değil, çocuklarındır.
Sayfa 29
İş ortaklığının çıkarları insanları bir arada tutamaz; içgüdüsel tutkular akılcı çıkarlardan daha güçlüdür.
Sayfa 21
Bireyin gücünün yerine topluluğun gücünün geçirilmesi uygarlık açısından belirleyici adımdır. Dolayısıyla da Freud, uygarlığın ilk talebinin adalet olduğu yorumunu yapmaktadır, yani adalet kurulmuş olan hukuk düzeninin bir daha tek bir bireyin yararına bozulmayacağının garantisidir.
Sayfa 23
Reklam
Freud, tabu kısıtlamalarının, sırf ahlâksal ya da dinsel yasaklardan ayrı şeyler olduğunu iddia etmektedir. Bunlar bir tanrısal emirden gelme olmayıp kendiliklerinden zorlayıcıdırlar. Bunları ahlaksal yasaklardan ayıran şey, tabu yasaklarının hiçbir nedene dayanmaması, bizim için anlaşılmaz olması ve boyunduruğu altında yaşayanlara doğal görünmesidir. Freud (1913/2002, s.36), tabunun Britannica Ansiklopedisi'ndeki tanımını aktarmaktadır: a) bazı kişilerin ya da şeylerin kutsallığı (ya da kirliliği) b) bu nitelikten doğan yasağın şekli, c) bu yasağın çiğnenmesinden doğan kutsal (ya da kirli) sonuçlar. Tabular, çok eski birtakım yasaklar olup vaktiyle zorla kabul ettirilmiş yasaklardır.
Sayfa 22
Şemalar, uzun süreli hafızada alan yer genel bilgi yapılarıdır. Beklentiler, varsayımlar, kavramlar, düzenlilikler olan şemalar, insanların deneyimlerdeki benzerliklerin ve tekrar ortaya çıkan özelliklerin fark edilmesiyle oluşur. Şemalar, daha önceki uyaranlara benzeyen yeni bir uyaran tarafından harekete geçirilir.
Sayfa 75
Gilligan'ın da aktardığı üzere Piaget'ye (1932) göre, kızlar kurallara karşı daha toleranslıdır, istisnaları kabul etme ve yeni kurallar uydurma eğilimleri daha fazladır. Sonuç olarak kural temelli ahlâk gelişimleri daha zayıf olma ihtimalini taşır.
Sayfa 62
Ahlâki düşünce, sosyal ve kültürel içeriğin içselleştirilmesinin işlevlerinden biri değildir (Kohlberg,1971;1984). Bu peş peşe gelen basamaklar çocuğun dış dünyanın farkında olmasından ortaya çıkar; ve aynı zamanda aktif bir şekilde dünyayı düzenleme faaliyetlerini temsil eder. Ortaya çıkan ahlâki yapılar, benlik ve çevrenin etkileşiminin bir sonucudur.
Sayfa 50
Sagan (2003), süperego gelişiminin iğdiş edilme korkusunun bir sonucu olarak görülmesi dolayısıyla kadınların asla gelişmiş bir süperegoya sahip olmamaları, eğitim ve sevginin ahlakla bağlantılandırılmamış olması gibi sebeplerle Freud'un dünyasının erkek egemen bir dünya olduğunu iddia etmektedir.
Sayfa 25
33 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.