You can find Ahlakın Soykütüğü Üstüne books, Ahlakın Soykütüğü Üstüne quotes and quotes, Ahlakın Soykütüğü Üstüne authors, Ahlakın Soykütüğü Üstüne reviews and reviews on 1000Kitap.
Cinselliği kişisel bir düşman olarak (düşmanlığın bir aracı, "instrumentum diaboli" bir dişi olarak da) gören Schopenhauer'in iyi şeyleri elinde tutabilmesi için düşmana ihtiyacı olduğu, hiddet dolu, zehir gibi acı, kara yeşil sözcükleri sevdiği, tutkularından dolayı gücenmek için gücendiği, eğer düşmanlarından, Hegel'den, dişiden, cinsellikten, tümüyle var olmayı, kalıcı olmayı istemeden mahrum olsaydı, hasta olacağı, karamsar olacağı (- çünkü öyle değildi, ne denli istese de) gerçeğini küçümsememeliyiz. Bunlarsız Schopenhauer kalıcı olamazdı, kolayca tahmin edilebilir bu; kaçardı: Oysa düşmanları tuttu onu, sürekli var olmaya doğru ayarttılar.
Böylece felsefeci evlilikten, onu evliliğe götürebilecek şeylerden de kaçınır - en iyiye giden yolunda bir engel ve bela olarak evlilik. Şimdiye kadar hangi büyük filozof evlendi ki? Herakleitos, Platon, Descartes, Spinoza, Leibniz, Kant, Schopenhauer - evlenmediler: Üstelik evli olmaları düşünülemez bile! Evli filozof komediye aittir(Aristophanes'in Bulutlar komedyası), savım bu: Kuralı bozan bir Sokrates var - sinsi Sokrates, öyle görünüyor ki, acı mizahla yürüttü evliliğini, bu da savımı destekliyor. Her filozof, kendisine çocuğu olduğu söylendiğinde, Buddha'nın dediğini der: "Rahula doğdu bana, bir pranga vuruldu ayağıma." (Rahula, burada, "bir küçük şeytan" demek).
"Tehdide dayalı ahlak, ahlak değildir" diye kısa özet geçmenin doğru olduğu kanısındayım.
Üç bölümden oluşup ağır bir dil barındıran zaman zaman yoran, zaman zaman ki ikinci bölümde keşkeleri hop oturtup hop kaldıran bir analiz.
Ve ikinci bölümdeki şu tespit tüm yaşamı özetler nitelikte " insan acı çekmekten korkmamıştır, rahatsız eden çekmiş olduğu acının anlamsızlığıdır"