Kokusuna aşina olduğu parfümü, burun deliklerini dolduruyordu. Bu kalıcı koku, ilkbahar çiçeklerinin sıra dışı bir karışımıydı. Leylak diye düşündü. Veya sümbül. Sadece kokusunun bile kendisini ayağa kaldırabileceğini hatırladı. Tenini ve kokusunu özlemişti. Şimdiyse yeniden birlikteydiler.
Jonathan Stride, köprüyü aydınlatan spot ışıklarının altında yürürken kendini hayalet gibi hissediyordu. Köprünün altından çamurlu kahverengi sular hızla kanala akıyor; kabaran sular, beton dalgakıranları aşıyor ve iki buçuk metre yüksekliğe çıkıyordu. Dalgalar kendi üzerlerine devriliyor; fırtınalı gölden, daha sakin görülen iç limanlara yöneliyordu.
Şey tekrar köprüye gittik, ama Sally oraya değil ,şehir tarafına doğru gitmek istiyordu.Ancak Rachel'ı orada tek başına bırakmak istemiyordum, bu yüzden kaldım .İşte tam o esnada, şey , o esnada benimle sevismeye başladı
Şehrin sokaklarında ,kızlarımızı kaçıran hasta bir sapik dolasiyor ,teğmen.Gecen yıl şehir halkına adalet sözü vermiştiniz.Bunun için hâlâ bekliyoruz .Bu şehirdeki aileler bunun için bekliyorlar