İslamiyette sosyal adalet vardır. Herkes çalışmasının, alın terinin karşılığına kavuşur. Kimsenin başkasının malında gözü olmaz. Devlet de, milleti sömüremez; hükümet adamları, devlet hazinesi olan beytülmâlin parasını da kendi keyfince kullanamaz.
.
Ali ve Fuad Paşa grupları arasındaki mücâdelenin kızıştığı; hükümete birinin gelip diğerinin gittiği bir devir idi. Dolayısıyla Ahmed Cevdet Paşa'yı herkes kendi tarafına çekebilmek için mücâdele içerisine girmişti. Gerçi Cevdet Paşa, devlet idaresinde Mustafa Reşid Paşa yetiştirmesi olduğu halde, icraatlarında müstakil davranır; sadece hayırlı gördüğü istikamette hareket ederdi. Bu itibaria hiç kimse onu doğrudan kendi tarafında görmezdi. Nitekim Reşid Paşa grubuna yakın olduğu halde, aynı gruptan birisi gelerek Cevdet Paşa'ya: "Ya bizim tarafa gel; ya öte tarafa git! İki bayraktan birine yazıl! Zira buraya gelip geçtiğin için heyet-i hâzıra senden emin olamaz. Yarın biz meydana çıkarsak, ilk işimiz seni ezmektir" demişti. Cevdet Paşa ise cevaben: "Ben devletin hizmetkârlanndanım ve küçük rütbede bir
adamım. Vükelânın ihtilâftna karışmak bana yakışmaz. Ben herkesle barışığım. Behemehal bir bayrak altına girmek lâzım gelirse, Bayezid meydanında bir bayrak açıp yalnızca altında otururum" demiştir.
.