"Oysa yağmurda ıslanmanın verdiği huzur hiçbir şeyde yoktur. İnsan olmaktan utanmadığın tek andır, ağaçlar gibi, çiçekler gibi, köpekler, kuşlar, kediler, bildiğin bilmediğin bütün hayvanlar gibi ıslandığın an. Doğanın bir parçası olduğunu hissedersin. Manzaraya dışarıdan bakan kibirli insanlardan uzakta, o manzaranın bir parçası olursun. Irkının kendini beğenmişliğini unutur, bir böcek kadar özgür, sunarsın kendini doğaya. Yalan yoktur o anda. Aldatma yoktur. İki kuruşluk hesap için bin kazık atan dostlar, uçkurunun derdine düşmüş babalar, hayatını altüst eden kardeşler yoktur. Yağmur damlaları vardır sadece. Bir de sen."
"Ağaçları, kuşları adıyla bilmeyen bütün insanlara okkalı bir küfür savurdum içimden. Ağaç değil onun adı; zeytin, çınar, elma, kavak…Kuş değil onun adı; güvercin, serçe, karga, saka…
İnsan değil bizim adımız; yalancı, katil, ikiyüzlü, rezil…"
Ama Nejat Bey, çirkinliklerini gönlünce sergileyebilir. Ne de olsa o, çirkinlikleri, arızaları, hataları, yalanları örtbas edilen erkekler ülkesinin değerli bir üyesi. O bir erkek.