Aile Sorgulanıyor!

Diana Gittins

Aile Sorgulanıyor! Quotes

You can find Aile Sorgulanıyor! quotes, Aile Sorgulanıyor! book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Batıdaki patriarkal sistemde kadınlar aşağı bir cins, erkeklerin şerefli konumlarından düşmesine yol açanlar, baştan çıkarıcı, günahkar, şehvetli olarak görülürler. Tek kurtulma şanslarının anaerkil ve erkek otoritesine boyun eğmek olduğu düşünülmüştür. İnsan hayatı dini terimlerle açıklandığında otoriteye karşı bir tehdit Tanrı'ya ve bütün sosyal düzene karşı bir tehdit sayılmaktadır. Bu durumda o dönemlerdeki krizler aslında dini krizlerdir. İsyanlar, ayaklanmalar, cinsel sapıklıklar, gayrimeşru ilişkiler, yalnız yaşayan kadınlar, her çeşit "farklılık" toplumdaki dini kurumların ve en önemlisi bireylerin inançlarının zayıflaması olarak görülmektedir.
Sayfa 153 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Ebeveynlerinden birinin ölümü sonucu çocukların diğer ebeveyninin evlenmesini ve bir üveyanne veya üveybaba hatta üvey ve yan üvey kardeşlerle yaşaması olağan bir tecrübeydi. Bu özellikle 17. yüzyılda sık görülen bir durumdu. Eldeki tüm kanıtlar yeniden evlenme oranının 1550 ve 1850 yılları arasındaki dönemde 17. yüzyılın başlarındaki kadar yüksek olmadığını ortaya koymaktadır. "16. yüzyılın sonlarında evlenenlerin %30'u dullardı, bu durum büyük ölçüde yüksek ölüm oranının sonucudur" (Huston ve Smith, 1982). Kötü kalpli üvey annelerle dolu peri masalları da bunu kanıtlamaktadır. (Kötü kalpli üvey babalarla ilgili masal olmaması o dönemde kadın yazarın olmaması ile ilgilidir).
Sayfa 20 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Aile ideolojisi mevcut sosyal, ekonomik, siyasi ve toplumsal cinsiyetçi sistemleri bir arada tutup yasallaştırmada hayati bir rol oynamıştır. -ve oynamaktadır. Bu ideolojiye karşı çıkmak bütün sosyal sisteme karşı çıkmaktır. Ancak bu insanların bir çeşit aile içinde bir arada ve birbirleriyle ilişki içinde yaşamaktan vazgeçecekleri anlamına gelmez. Bu tür düzenlemelerde radikal bir yeniden yapılandırmaya gidileceği anlamına gelir. Aileler her toplumun hayati ve ayrılmaz parçasıdırlar. Aile ideolojisi ise değildir. İdeal aile diye bir olgu yoktur. Politikacılar ailenin krizde olduğunu söylerken boşanma veya tecavüz veya ensest olayları yüzünden değil ideolojiye karşı çıkıldığından ve bu durum hız kazanırsa insanların varolan sosyo-ekonomik, siyasi ve patriarkal sistemlerin geçerliliğini sorgulamaya başlayacakları için kaygılanmaktadırlar. Aile ideolojisi olmasaydı modern sanayi toplumu ve siyasi sistemi gerçekten de çok farklı olurdu. Aile ideolojisi olmasa kadın, erkek ve çocuklar arasındaki ilişkiler yeniden ele alınarak yeniden yapılandırılabilir ve bir arada yaşayıp çalışmanın daha eşitlikçi ve insanca yolları aranabilirdi.
*** Hangi sınıftan olursa olsun çocuk doğurmanın kadınlara başka hiçbir yolla elde edemeyecekleri bir güç sağladığı şüphe götürmez. Hayatlarını ebeveynlerin veya kardeşlerinin evinde tam ya da yarı bağımlı ya da az bir ücretle kıt kanaat geçinmek zorunda olanların gözünde kendi evi ve çocukları üzerinde güç sahibi olmanın -en azından görece-
Erkek yönetimindeki bir ailenin dışında yaşadıkları için bu kadınlar, diğer kadınların koca ve sevgilileri açısından cinsel bir tehlike oluşturuyordu. (Günümüzde de ayrılmış ya da boşanmış kadınlar böyle görülür) O dönemde kadınların cinsel ihtiyaçlarının erkeklerinkinden daha fazla olduğuna inanılırdı. Bu yüzden bir bağıntısı bulunmayan kadınlar çok tehlikeli bulunuyordu. Dahası bekar ya da dul bir kadın gayrimeşru çocuk doğurduğunda topluluğun potansiyel maddi yükümlülüğü artmaktaydı.
Sayfa 47 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Batı dini ve bilimsel ideolojisi kadını ya pasif (ideal) ya da şehvetli ve günahkar (korkutucu) olarak tanımlamıştır. Kendini bir erkeğe ya da babaya teslim etmek patriarkal ideolojinin otorite kalıplarından biridir. Tecavüze uğrayan kadın hem pasif bir kişi olarak görülür, hem de tecavüz edeni kışkırtmış olduğundan şüphe edilir. Bir erkeğin -kocanın, babanın veya tecavüz etmek isteyenin- cinsel isteklerini reddetmek, otoritesine karşı gelmek demektir. Hayatını korumak için durumunu kabullenen kadın kilise ve devletin gözünde bunu istemiş demektir.
Sayfa 57 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Reklam
Yasalar annelik ve çocukluk kavramlarını tanımlayıp sınırlamakla kalmamış aynı zamanda cinselliği tanımlamak, kategorize etmek ve kontrol altında tutmak için de çaba göstermişlerdir. Bu durum Viktorya dönemi sanık ve kirlilik kaygılarıyla ilişkilidir. 19. yüzyıldan beri çıkarılan cinsellikle ilgili yasalar heteroseksüelliği tek kabul edilir "normal" ve "doğal" biçim olarak göstermeyi amaçlamışlardır. Irk, annelik ve genç nüfus sorunlarıyla doğrudan ilişkisi olan homoseksüellik ve fahişelik (orta sınıfın gözünde ikisi birbirine karıştırıldı) yasa koyucuların temel hedefleri olmuştur.
Sayfa 141 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Aile ile ilgili idealler yasal, sosyal dini ve ekonomik sistemimize sinerek güçlenmiş ve bunlara uymayanların cezalandırılmasını veya dışlanmasını sağlamıştır. Bu durumda insanları belli biçimlerde davranmaya ve yaşamlarını geçerli norm ve kalıplara göre sürdürmeye zorlayan çok ciddi bir baskı vardır. Patriarkal ideoloji tüm sosyoekonomik ve siyasi kurumlarımıza hatta kullandığımız dile girmiştir. Böylelikle insanları belli yolları izlemeye yüreklendirmekte, kandırmakta baskı yapmaktadır. Bunlar genellikle 'aile' çerçevesinde sunulur ve tanımlanır ve aile toplumumuzun siperi olarak görülür. Patriarkal ideolojinin baskısı kişisel olmayan ilişkilerimizde evlilikte, bekarlıkta, aşkta ve nefrette, çocuk sahibi olmak veya olmamakta her alanda kendini gösterir. Kısacası sosyal davranışlarımızın çoğu 'aile' ideolojisiyle yoğrulmuştur ve bu ideolojiye göre değerlendirilir.
Sayfa 74 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Kutsal ve tinsel kadın, her zaman elinden gelen en iyi şekilde ailesine hizmet eden, hem kocasına hem de tanrıya itaatkar (tabii ikisi çelişebilirdi) dindar bir anne idi. Bu görevleri babası veya abisi için yerine getirerekte yüksek statü elde edebilirdi. Ancak patriarkal aile dışında erkeğin tinsel eşiti olması için başka hiçbir yol yoktu. Hem ev içinde hem de çoğunlukla dışarda çalışabilirdi ama çeşitli mesleklere girmesi bir koca ya da baba ile yaşamasına bağlı idi. Bütün kadınlar bu durumdan memnun değildi -cadılara yapılan zulüm de bir çoğunun memnun olmadığını göstermektedir- ancak bu hem kilise hem devlet tarafından vaaz edilen idealdi. Bu kadınların otorite ve güç getiren işlerden dışlanmalarını sağlıyordu ve düşük ücretlere bir açıklama olarak sunuluyordu. Böylelikle de kadınları bu ideallerin hiç değilse bir kısmına uymak zorunda bırakıyordu. Kadınlık ideali evlilik ve annelikle öylesine özdeşleştirildi ki, bekar ve dul kadınlar erkeksi, tehditkar ve marjinal görülmeye başlandı.
Sayfa 50 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Kısacası sosyal davranışlarımızın çoğu 'aile' ideoloji­ siyle yoğrulmuştur ve bu ideolojiye göre değerlendirilir.
129 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.