Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aile Sorgulanıyor!

Diana Gittins

Aile Sorgulanıyor! Sözleri ve Alıntıları

Aile Sorgulanıyor! sözleri ve alıntılarını, Aile Sorgulanıyor! kitap alıntılarını, Aile Sorgulanıyor! en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendi çocuğu olsun olmasın başkalarına annelik yapmak kadın olmanın bir parçası sayılır. Patriarka, kadınlık kavramının erkeklerden asla beklenmeyen bir biçimde kendini başkalarına hizmet etmeye adamak idealiyle özdeşleştirmiştir. Babalık kavramı annelik kavramının tersine sadece meydana getirmek ya da en fazla biyolojik çocuklarına karşı -asla başkalarına değil- belirsiz bir sosyal ve ekonomik sorumluluk anlamını içerir. Ama kadınlardan medeni hali ve yaşı ne olursa olsun çocuk, teyze, abla yeğen ya da torun olarak akraba ve yakınlarına annelik etmeleri beklenir.
Sayfa 104 - İnsanlar Neden Çocuk Sahibi Olurlar?
*** Her toplumun temelinde karşılıklı etkileşim yattığından bir toplum en' rastgele olanından en yakınına kadar binlerce ilişkiyi içerir. İlişkiler aynı ve farklı cinsler, aynı veya farklı yaş grupları, aynı ya da ,farklı sınıftan bireyler arasında kurulabilir. Bu ilişkilerin bazıları cinsel olabilir ve cinsel ilişkiler her türlü ilişkide meydana
Reklam
Sanayi öncesi toplumunda evlilik tam bir güvenlik sağlamasa da kadınlara hem üretimde hem eviçi ve çevresindeki işlerde ekonomik kaynak ve dul kalma durumunda sigorta sağlamıştır. Ücretli işçiliğin gelişimi ve ev ile işin gittikçe ayrılması kadınları eskisinden daha istikrarsız iki pazarın insafına terk etmiştir. Evlilik pazarı ve emek pazarı. Her iki piyasada da durumları kötüydü ve kadın her ikisine birden girse bile ekonomik koşulları tehlikedeydi.
İnsanlar Neden Evlenir?
İnsanlara niye evlendiklerini sorarsanız "Oluverdi işte" "Aşıktık" ya da "Herkes yapıyor" gibi belirsiz cevaplar vermektedirler. Ciddi evlilik yeminleri ve ayrılmanın zorlukları ve acısı düşünülürse insanların genelde evlilik sebebi olarak öne sürdüklerinden daha somut nedenleri olmaması şaşırtıcıdır. Bunun insanların evlenmemesini zorlaştırmış olan tarihi gelişmelerin ve sosyal güçletin sonucu olduğu iddia edilebilir. Evliliğin aşık olmuş iki bireyin tamamen özgür seçimleri olduğu konusundaki çağdaş ideallere rağmen, geçmişte olduğu gibi şimdi de insanların evlenmeleri’gerektiğini düşünmelerine yol açan başka gerçek baskılar vardır.
Yasalar annelik ve çocukluk kavramlarını tanımlayıp sınırlamakla kalmamış aynı zamanda cinselliği tanımlamak, kategorize etmek ve kontrol altında tutmak için de çaba göstermişlerdir. Bu durum Viktorya dönemi sanık ve kirlilik kaygılarıyla ilişkilidir. 19. yüzyıldan beri çıkarılan cinsellikle ilgili yasalar heteroseksüelliği tek kabul edilir "normal" ve "doğal" biçim olarak göstermeyi amaçlamışlardır. Irk, annelik ve genç nüfus sorunlarıyla doğrudan ilişkisi olan homoseksüellik ve fahişelik (orta sınıfın gözünde ikisi birbirine karıştırıldı) yasa koyucuların temel hedefleri olmuştur.
Sayfa 141 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Aile ile ilgili idealler yasal, sosyal dini ve ekonomik sistemimize sinerek güçlenmiş ve bunlara uymayanların cezalandırılmasını veya dışlanmasını sağlamıştır. Bu durumda insanları belli biçimlerde davranmaya ve yaşamlarını geçerli norm ve kalıplara göre sürdürmeye zorlayan çok ciddi bir baskı vardır. Patriarkal ideoloji tüm sosyoekonomik ve siyasi kurumlarımıza hatta kullandığımız dile girmiştir. Böylelikle insanları belli yolları izlemeye yüreklendirmekte, kandırmakta baskı yapmaktadır. Bunlar genellikle 'aile' çerçevesinde sunulur ve tanımlanır ve aile toplumumuzun siperi olarak görülür. Patriarkal ideolojinin baskısı kişisel olmayan ilişkilerimizde evlilikte, bekarlıkta, aşkta ve nefrette, çocuk sahibi olmak veya olmamakta her alanda kendini gösterir. Kısacası sosyal davranışlarımızın çoğu 'aile' ideolojisiyle yoğrulmuştur ve bu ideolojiye göre değerlendirilir.
Sayfa 74 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Erkek yönetimindeki bir ailenin dışında yaşadıkları için bu kadınlar, diğer kadınların koca ve sevgilileri açısından cinsel bir tehlike oluşturuyordu. (Günümüzde de ayrılmış ya da boşanmış kadınlar böyle görülür) O dönemde kadınların cinsel ihtiyaçlarının erkeklerinkinden daha fazla olduğuna inanılırdı. Bu yüzden bir bağıntısı bulunmayan kadınlar çok tehlikeli bulunuyordu. Dahası bekar ya da dul bir kadın gayrimeşru çocuk doğurduğunda topluluğun potansiyel maddi yükümlülüğü artmaktaydı.
Sayfa 47 - Pencere YayınlarıKitabı okudu
Batı dini ve bilimsel ideolojisi kadını ya pasif (ideal) ya da şehvetli ve günahkar (korkutucu) olarak tanımlamıştır. Kendini bir erkeğe ya da babaya teslim etmek patriarkal ideolojinin otorite kalıplarından biridir. Tecavüze uğrayan kadın hem pasif bir kişi olarak görülür, hem de tecavüz edeni kışkırtmış olduğundan şüphe edilir. Bir erkeğin -kocanın, babanın veya tecavüz etmek isteyenin- cinsel isteklerini reddetmek, otoritesine karşı gelmek demektir. Hayatını korumak için durumunu kabullenen kadın kilise ve devletin gözünde bunu istemiş demektir.
Sayfa 57 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
Kısacası sosyal davranışlarımızın çoğu 'aile' ideoloji­ siyle yoğrulmuştur ve bu ideolojiye göre değerlendirilir.
Bir erkek için evlilik bağılılık ya da yarı bağımlılık statüsünden karısı ve çocuklarından itaat ve hizmet bekleyebileceği bağımsızlık ve otorite statüsüne geçiş anlamına geliyordu. Halbuki bir kadın tanım gereği her zaman bağımlıydı ve dolayısıyla ayrılmış veya dul kalmış bir kadın yalnız kendini güvensiz bir konuma sokmakla kalmıyor aynı zamanda bizzat kadınlık fikrine ters düşüyordu. Kadınlar gittikçe ekonomik güven ve toplumsal statü açısından evliliğe bağımlı hale geliyordu.
Sayfa 50 - Ailenin Anlaşılmasında Patriarkanın Önemi
129 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.