Akira Kurosawa

Aldo Tassone

Featured Akira Kurosawa Posts

You can find Featured Akira Kurosawa books, featured Akira Kurosawa quotes and quotes, featured Akira Kurosawa authors, featured Akira Kurosawa reviews and reviews on 1000Kitap.
"Bir çocuğun elinden şekerlemesini alırsanız, o geriye kalanları da fırlatır. -İnsanların derinlikleriyle oynamayın.
“Bir çocuğun elinden şekerini alırsınız, o geriye kalanları da fırlatır” İnsanın derinlikleriyle oynamayın
Reklam
Delirmiş bir dünyada sadece delilerin aklı başındadır...
Tek basina o kadar uzun sure izdirap cektin ki aci icinde olmamak sana yanlismis gibi hissettiriyor
Bir çocuğun elinden şekerlemesini alırsanız, o geriye kalanları da fırlatır.
Japonya'da o zamana dek çocuk kaçırma çok sık görülen ve hemen hemen hiç de cezalandırılmayan bir olaydı. Tuhaf bir rastlantıdır, filmim gösterime çıktıktan hemen sonra ceza yasası değiştirildi.
Reklam
“bir çocuğun elinden şekerlemesini alırsanız, o geriye kalanları da fırlatır. insanların derinlikleriyle oynamayın.”
Tam da ekonomik mucizenin yaşandığı yıllardı. Japonya 1960'ta Birleşik Devletler'le bir işbirliği anlaşması imzaladı. Liberal Parti, yeni bir ekonomik planın yürürlüğe konduğunu ilan ediyordu. Üretim artışının hızla % l'den % 12'ye yükselmesi öngörülmekteydi. Yeni bir girişimciler kuşağı, her şeye hazır açgözlü adamlar durumu kavradılar. Bu durumda büyük sermayenin yozlaşması üzerine bir filmden daha büyük "toplumsal önem taşıyan" ne olabilirdi? Kurosawa'nın on dokuzuncu filminin kahramanı her türlü kuşkudan uzak bir sanayici beyaz eldivenli bir gangster olacaktı: "Büyük şirketlerin yöneticilik makamlarının ardında gizlenen bazı üst düzey görevlilerinin yapamayacakları pek az şey vardır. Bu insanların maskelerini düşürmek ve büyük sermayenin yozlaşması üzerine bir film yapmak istedim."
"İnsanoğlunun çekebileceği acı ve bunalımların en ağır ve katlanılmaz gibi görünenlerini en ince ayrıntılarına dek irdeleyip işleyen Dostoyevski'nin bakışlarındaki ölçüsüz sevecenlikte insanüstü bir özellik vardır. Ondan başka hiç bir romancı, hiç bir zaman insanoğlunu böylesine namusluca, böylesine derinlemesine ve böylesine sevgiyle tanımlamamıştır. Dostoyevski, insanoğlunun davranışlarını en yalın durumundan ele alıp acıların son kertesine dek araş­tırır ve çözümler; işte bu nedenle de onun kahramanları gerçekten olağanüstü kişilerdir." Kurosawa'nın bu satırları 1951 yılında yazılmıştı.
İmparatorun silahların bırakılmasına ilişkin emrinden hemen sonra, daha henüz çok kısa bir süre önce eğer kendilerinden istenseydi kitle halinde harakiri yapmaya hazır bekleyen bu insanlar, çabucak ve sanki eğlenceli bir karnaval yaşanıyormuşçasına sokaklara döküldüler. Bu davranış biçimi Japonlara özgü bir aptallıktan mı, yoksa yine japonlara özgü üstün bir uyum gösterme yeteneğinden mi ileri geliyor bilemiyorum. Ama hangisi doğru olursa olsun, bu iki bileşkenin Japon dünya görüşünde, dolayısıyla da bende de bulunduğunu itiraf etmeliyim. Kendisini feda etme özverisi anlayışıyla yetişen ve büyüyen japonlar, 'ben' demeyi sanki ayıp bir şey gibi değerlendirirler. O zaman anladım ki 'Ben' daha başından pozitif bir değer ve anlam taşımayacak olursa ne özgürlük ve ne de demokrasi hiçbir zaman var olamayacaktır. Bu nedenle de savaştan sonraki ilk filmimin temelinde 'Ben' sorunu ele alınacaktı.
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.