Salt Aklın Eleştirisinin Teşrihi

Aklın Anatomisi

Ş. Teoman Duralı
Aklın haddını bilmesi, felsefe-bilim gereği olduğu kadar, edebinde icâbıdır.
Sayfa 195Kitabı okudu
Mütedeyyinliğin başında haddini bilmek gelir. Haddi aşmak kişiyi ya ifrata ya da tefrite götürür.
Reklam
Zaten kültür kurucusu yaratık insan da, mekanik evrim yasalarına tâbi dirim esâslı beşere indirgendikten sonra, yüce değerler, "spekulativ metafizik saçmalamalar"dan gayrı n'olabilir ki?
Sayfa 22
12'den Vurmak
Seyahata çıkmak ne demek? Bilindik bir yerden bilinmedik olana yollanmaktır. Hayvan, seyahat etmez. Göçer. Seyahât, isteğe bağlıdır. Bundan dolayı irade taşıyan var olana mahsûstur. Göçmeyse, mecburiyet tahtında icrâ olunur.¹ Oysa seyyah yolunu düşünüp taşınarak, hesap kitapla bulmak zorundadır. 1-suikast kurbanı kötürüm kılınmış günümüz Türkçesinde yerini zorunlulukla değiştiren insana "göçmen" deniyor. Halbuki "göçmen" ıatılahı kuşlara mahsustur. Yerini yurdunu zorunlulukla değiştiren insan "muhacir"dir. Sadece moda olduğundan, meraksız, ilgisiz ve düşüncesiz gezen insan müsvettesine" turist" denir.
Niçin yok?
Bilim, fenne (technologie) giriş kapısı olmanın dışında işe yaramaz. Fen de, makine yardımıyla seri imaâlât -yani zincirleme üretim- demek olan sanayiye zemin hazırlar. Sonuçta, merhamet, sevgi, şefkat, yücelik, iyilik, güzellik, namus, iffet, saygı, güven dayanışma çeşidinden üstün insan değerine burada yer yoktur.
Tanrı, akıl ötesi olmakla kalmayıp akıl aşkındır da. Şu durumda akıl yoluyla kavranıp anlaşılamaz. Zira aklın transandental yasalarını belirleyen mantık ilkeleri ile kuralları Ona uygulanamazlar. O aynı anda her durumda ve her şeyde hazır ve nazırdır Kaf Sûresi (50)/16 Buradan onun hem her hem de bir yerde aynı anda bulunduğu anlamına çıkarımlıyoruz ki; bunun da mantıkla bağdaştırılabilir yanı yoktur bu yüzden o akıl edilemez hatta düşünülemez. Duygulanılır, vicdan sesine kulak verilir. Duygulanmayı sağlayacak unsurlar veya malzeme ise kişinin eğitimi ile kazandırılır..
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
İslâmın aklı, Allah’ın özünden olup kulluğu ile O’nun arasında uzanan manevi kabloda gücü indirici merkez konumundadır. İmdi akıl, Allah kavlini insanın anlayacağı seviyeye indirip şekle soktuğu inancını vazetmektedir. Aklın,insana çevirdiği Allah kavline ‘vicdan’ diyoruz. Arapça VeCeDe kökünden gelen ‘vicdan’ bulmak demektir. Dine göre vicdanına kulak asan, aklı, dolayısıyla Allah’ı kâle almış demektir.
Sayfa 194Kitabı okudu
Tanrıyı mantık çerçevesinde kalarak düşünüp akletmek imkânsızdır. O, kendini elçileri aracılığıyla duyurmuştur: Vahiy. Bununla tebliğ olunan düşünülemez akılaşkın imân dediğimiz inanç, mantıkça yargılanıp yorumlanmaz. Düşünmeden ya kabul edilir ya da reddolunur. Vahiyin başlangıç ilkeleri yânî imânın şartı, altı ilke meselâ, düşünmeye konu kılınsa ne olur? Tecrübede karşılıkları bulunabilir, mantıkça kanıtları keşfedilebilir mi? Keşfedilse, aklım, Tanrınınkiyle aşık atar duruma gelirdi. Gelse, Tanrı tanrılık vasfını yitirirdi.
“[...] ‘düşünen varlık’ da, ancak kendinden sorumludur. O, olsa olsa kendini tanımağa —özbilinç— mezundur. Kendinden hareketle kendini tanıdığı ölçüde ’uzamlı varlığ’ı bilebilir —bilinç.”
2020, s.88Kitabı okuyor
Reklam
Zekayı kısa hüzme ışığa benzetirsek,akıl , yakının yanında uzağı da aydinlatır. Akıl her nice zekayı da kapsıyorsa , insan, çoğunlukla akla uzanmayıp zeka seviyesinde kalmağı ve hatta zekanın suistimali demek olan 'kurnazlığ' a başvurmağı yeğler. Insan, niye genellikle zekayı akla tercih eder? Akıl kullanmak zordur da ondan. Yorumlamak, saklı duranı keşfedip açığa çıkarmak ne de meşakkatli bir işdir --- işte niye derin anlamlı kitaplardan nefret ederiz, sorusunun da cevabı ! Böyle bir işlemi duyguların en soylularından merâk atesler. Akıl üzre iş gören, davâsına dalmış , kilitlenmiş bir abdaldır. Bu yüzden de çoğu kere , kimi hayvan türleriyle paylaştığımız , zekaya el atmağı unutan yahut ihmal eden bir aptaldır. Bireysel kazanç temelinde zekîyle aşık atılamaz. Akıllıysa , insana ve dünya yarar sağlar. Şu durumda sırf akıl üzre çalışan aptal abdallar olmayaydı, kültür hayatımız bakımından otuz bin yıl öncenin Homo sapiens neandertalensis günlerinden fazlaca uzaklaşmamış olurduk. Sonuç olarak , salt insan emeğinin ürünü kültür ile medeniyet , 'akıl evrimi' ne , yanî ' tekamül'e dayanır
Sayfa 207Kitabı okudu
İkisi de Kant üzerine. Birşey dönmüş sanki
Bu yüzden işte, şairin, filosufu anlamasını beklemek beyhûdedir.
Üstümde yıldızlı gök”demişti Königsberg’li “içerimde ahlâk yasası”. Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa? İster gözünü oğuştur,istersen tetiği çek idam mangasındasın içinde yasa varsa. Girmem,girmedim mangalara Yer etmedi adalet duygusu iKitabı okudu
Şu halde dindeki Tanrı'nın yerini, Yeniçağ dindışı Avrupa medeniyeti ile onun aydınlanmacılığında akıl almaktadır..
Sayfa 195Kitabı okudu
“Dimağ” haddizatında üç ana sürecin, duyumlama-duygulanma-düşünme güçlerinin mahreci ve yeri yurdudur.
Filosof-bilimadamı her iki cephede çarpışan savaşçı gibidir. 'Üstündeki yıldızlı gökkubbe'yi değerlendirip anlamlandırırken öte yandan 'içindeki ahlâk yasası' nı inşâ eder.
Sayfa 120Kitabı okudu
Resim