Gülümseten Öyküler

Akvaryumdaki Tiyatro

Behiç Ak

Akvaryumdaki Tiyatro Sözleri ve Alıntıları

Akvaryumdaki Tiyatro sözleri ve alıntılarını, Akvaryumdaki Tiyatro kitap alıntılarını, Akvaryumdaki Tiyatro en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Canavar, biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde sularını taşırıyoruz.
Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susmak da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.
Reklam
Canavar, biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde suları taşırıyoruz.
Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susma da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.
Ağaçların özgürce gelişmesine izin verdiklerini öğrenince çok şaşırdım. Dalları budandıkça ağaçların hafızalarını kaybettiğine inanıyorlar. “Ağaçları budarsan, dallar ne yöne doğru büyümeleri gerektiğini unutur. Karman çorman olur, dolanır ve birbirlerini boğarlar.” diye düşünüyorlar.
'Canavar biz insanlarız! Bir yerlerde gölleri kuruturken, başka yerlerde suları taşırıyoruz.'
Reklam
Hayalköy :))
Burası öyle bir köy ki iletişim telefon, faks veya internet yoluyla değil, gözle, sözle, dokunmayla sağlanıyor. Kimse gereksiz konuşmuyor. Susmak da bir anlatım biçimi. Çayırlarda dostluk yeşeriyor, mutluluk rüzgar olup esiyor. Unutkanlık yağan karla geliyor, havalar ısınınca da karla birlikte eriyip gidiyor.
Sayfa 16
"Ama ben yine de insanların balıkları akvaryumlara hapsetmesine sinir oluyorum."
Sayfa 47
Martin'in Mektubundan
Ağaçların özgürce gelişmesine izin verdiklerini öğrenince çok şaşırdım. Dalları budandıkça ağaçların hafızalarını kaybettiğine inanıyorlar. "Ağaçları budarsan, dallar ne yöne doğru büyümeleri gerektiğini unutur. Karman çorman olur, dolanır ve birbirlerini boğarlar." diye düşünüyorlar. Bu yüzden köyün okulunun penceresinden girmiş ağaç dalını bile kesmemişler. Dalı görsen şaşarsın; öğretmenin masasının üzerinden geçerek karatahtaya doğru uzanmış. Kimse ona dokunmuyor. Sanırsın tahtaya bir şeyler yazacak. Ağacın ismi de var: 'Yeşilim'! Sınıftaki öğrencilerden biri o! Numara bile vermişler. Ağaçlara da insan gibi davranıyorlar. Önceleri tuhaf geliyordu, ama artık alıştım. Köyün yaşlı çınarına şapka çıkararak selam veren bir köylü gördüğümde şaşırmıyorum artık.
Sayfa 18 - Günışığı KitaplığıKitabı okudu